İNSAN, VİCDAN VE VİCDANSIZLIK!

Murat Bulut
490 views

“VİCDANSIZ YAŞAYIP İĞRENÇ ŞEKİLDE ZALİMDEN OLMAKTANSA, EZİYETE UĞRAYIP MAZLUMUN YANINDA OLMAK HAYATIMIZIN VE VAROLUŞUMUZUN EN ONURLU DAVRANIŞIDIR.”

Murat Bulut

Suriye’de birkaç gün içinde Alevilere, azınlıklara karşı yapılan katliam, insanlık tarihine bir utanç olarak eklendi. Çoluk çocuk, kadın, yaşlı, sivil ayırt etmeden vahşice yapılan infazların, işkencelerin görüntülerini gördük. Göremediklerimizi de tahmin edebiliyoruz. Bu ve benzeri katliamları, çıkarı için, kendi işine yarayacağını düşündüğü için, cahilliği ve şeytanlığından dolayı zulümleri çarpıtmak isteyen, yokmuş gibi gösteren, vicdansız, o anlamda cahillerinde bu katliamda ve sonra olacaklarda günahı ve suçu vardır. Zalimler en büyük cesareti susanlar ve destekleyenlerden alırlar.
Biliyoruz ki emperyalist dizaynlar yapılıyor ve bu dizaynlar, farklılıklar kullanılarak, vicdan yoksunları ve cahil aparatlar üzerinden baskı, korku, ölüm, vahşet, utanç duyulacak bir şekilde yaptırılıyor, yaptırıldı. Kime, hangi topluluğa, ırka, dine, mezhebe yapılıyorsa yapılsın zulmün karşısında durmak, rehberi akıl ve vicdan olan gelişmiş insanın zorunlu bir eylemidir. Gelişmiş insanın vicdanı, haksızlıklar karşısında susamaz. Vicdanı rahatsız olup ta, korkularından, farklı çekincelerinden, nasıl tepki vereceğini bilmemezlikten ve böyle bir alışkanlığı olamayanlarında çaresizliğinden dolayı ses veremediğini biliriz. Oysa zulme karşı çıkan seslerin yükselmesi, durmaması, yaşanan katliamların sorumlularının cezalandırılmasını ve tetikte bekleyen vicdan yoksunu, cahil canilerin cesaretinin kırılmasını sağlar. Yine biliyoruz ki cahil caniler, kötülüğünü, yoksunluğunu ve ezikliğini bir amaç üzerinden perdeleyerek, bir güruhla hareket ederek katilliğini meşrulaştırmaya çalışır, tepkisizlikten beslenirler.
Olgunlaşmamış insanlarda, kendi ilkel benliğinde doğal olarak kalan örgütlü kötülüğün karşısında iyiliğinde örgütlü ve cesur hale gelmesi lazım. Kötülük, güçlü, ilkel bir duygudur. Zeminini bulduğu zaman kolay harekete geçer. İyilik ise; emek isteyen, zamanla gelişen, olgun insanın meyvesidir. Hakkı anlayan, referans alanlar için var olmanın tek amacıdır. İdrak ve irade gücüyle, akıl ve vicdanı rehber alarak insan iyiliği güçlendirebilir. Onun için, iyiliğin iyi olduğunu anlaması lazım; hem kendisi için, hem çevresi için, hem güzel bir dünya, hem düşünüyorsa ahiret, hem de var olma amacından ve sorumluluğundan dolayı anlaması şarttır. O anlamda bilince ve eğitime, yol göstermeye ihtiyacı vardır. Vicdanı gelişenler, vicdanı gelişmemiş ama gelişmeye yatkın olan insanlara anlatsın o yüce duyguyu. Ne de olsa iki duyguda insanın doğasında mevcuttur.

İnsan nedir diye düşündüğümüzde:

Dine göre insanının yaradılışının anlamı: Allah insanı yeryüzündeki en pis maddesinden, balçıktan yarattı. Ona en güzel, en yüce ve en mukaddes kendi ruhunu üfledi.
Yani kötü ve iyi yaradılışında, hamurunda mevcuttur. Ayrıca insan irade sahibi olmayı seçmiştir, dolayısıyla iyiyi ve kötüyü seçmekte özgürdür. Yani dini referans alıyorlarsa işte ayet:
“Şüphesiz biz emâneti göklere, yere ve dağlara arz ettik de onlar onu yüklenmekten çekindiler ve onun sorumluluğunu yerine getirememekten korktular. Ne var ki, onu insan yüklendi. Bunca kabiliyet ve nimetlerle donatıldığı halde yüklendiği emânetin hakkını veremeyen insan ne kadar zâlim, ne kadar câhildir.” (Ahzab Suresi 72)
Evet, insanlık tarihi şeytanın yolunu, zalimin, cahilliğin yolunu seçenlerle dolu.

Felsefi Açıdan insan:
Sokrates: “İnsan, sorgulayan bir varlıktır.”
Aristoteles: “İnsan, politik bir hayvandır.”
Nietzsche: “İnsan aşılması gereken bir şeydir.”

Biyolojik Açıdan İnsan: (Homo sapiens) primatlar takımına ait, gelişmiş bir sinir sistemine ve düşünme yeteneğine sahip bir memeli.

Psikolojik Açıdan İnsan: Duygusal ve davranışsal bir canlı olan insan Freud’a göre: Bilinçaltı tarafından yönlendirilen bir varlık.
Jung: İnsan, kolektif bilinçdışından gelen arketiplerle şekillenen bir varlıktır.

Tasavvufa Göre İnsan: Sadece biyolojik bir canlı değil aynı zamanda hakikate ulaşmaya çalışan Allah’ın bir tecellisi. İnsan-ı Kamil olma yolcusu. Nihayetinde Hakka ulaşma, Aşk ile ve fena fillah(Allah’ta yok olma) ve beka billah(Allah’ta var olmak) ile mümkündür.

Yukarıdaki açıklamalar çoğaltılabilir. Bana göre insan: Hayal kuran, düşünen, üzülen, melankolik, seven, kızan, kafası karışık ve özü karmakarışık bir tip. Aynı zamanda gelişmemiş, iğrenç, şeytan, empati kuramayan tarihi serüveninde heybesi kötülüklerle dolu bir canlıyken diğer bir anlamda: seven, gelişmiş, empati kurabilen, başkasının acısını içinde hisseden, melek, şiirsel güzel bir canlı; Hakka aşk ile ulaşmaya çalışan insan-ı Kamil yolcusu.
Bu ikiliği içinde barındıran insan, düşünsel tarihi gelişiminde bir nebze yol almıştır elbette. Ama tüm insanlar için bunu diyemeyiz. Bazı insanlar düşünsel ve vicdani anlamda gelişip olgunlaşırken, bazıları bir gıdım yol alamamıştır. Bu da insanlığın trajedisidir. Homo sapiensin ortaya çıkışı bilimsel verilere göre 300.000 yıldır. Yerleşik hayata 12.000 yıl önce geçti ve toplumsal düşünsel anlamda gelişmeye başladı. Bu anlamda insanlığın toplumsal evreleri, Avcı- toplayıcılıktan bilgi toplumuna kadar uzanır. Sanayi toplumunda bireysel haklar, özgürlükler, demokrasi önem kazandı. Bilgi ve dijital toplumda, eğitim ve bilişim teknolojileri ön plana çıktı. Ama eşitsizlik, bencillik, vicdansızlık bu anlamda cahillik ve kötülük hala var. Buda bize gösteriyor ki: İnsanoğlu üretim biçimlerine bağlı olarak gelişse de, en önemli gelişimi akıl ve vicdanda olması zaruridir. Yoksa gelişim eksik, anlamsız ve tehlikeli hale gelebilir. Yani olgunlaşması gerekir; İnsan-i Kamil yolculuğuna çıkması şarttır. Güzel bir dünya, paylaşım, eşitlik, kardeşlik, özgürlük ve Hakka kavuşmak isteyenler için en önemli amaç bu değerler olmalıdır. Yani ez cümle; İyilik, iyidir.
O yüzdendir ki: Özgürlük, eşitlik, kardeşlik, güzel bir dünya, vicdanen rahat kalmak için, Hakk için zulme karşı sesimizi yükseltelim. Sessiz kalmayalım. Vicdansız yaşayıp iğrenç şekilde zalimden olmaktansa, eziyete uğrayıp mazlumun yanında olmak hayatımızın ve varoluşumuzun en onurlu davranışıdır.

NOT: Yeni yazımızda emeğin serüveni olarak bilinçli ve demokratik eylem için legal örgütlenmeye gideceğiz. Kime, hangi topluluğa, ırka, dine, mezhebe, hayvanlara, doğaya, kadına, çocuğa, yaşlıya, sivile, haklıya karşı kim iftira, yalan, zulüm yapıyorsa karşısında durmak ve nasıl hareket edeceğimizi kararlaştırmak için, manifestomuzu yayınlayarak duyuracağız. Can Yoldaşlarla birlikte güçlü olacağız.
“Bir zulmü engelleyemiyorsanız en azından onu herkese duyurun…” Hz. Ali.