Gediz Saldırısına 61 ve 11. Fırkalar(Tümenler), bir depo alayı, 1. Kuvayi Seyyariye ve Kütahya’nın batısındaki Emet kazasında bulunan Dr. Fazıl Bey’in milli müfrezesi katıldı. 24 Ekim tarihinde başlayan savaşta, 11. Fırka (Tümen) saldırısında ve düşmanın karşı saldırısında başarılı olamamış ve bazı kıtalar dağılmıştır. Bu fırka (Ayıcı) Arif Beyin komutasında olan fırkadır. Geceye kadar süren savaşta bir sonuç alınmamıştır. Albay Kazım Özalp, geceleyin de saldırının devam emrini 61. Fırka (Tümen) komutanı İzzettin Beye verdiğini, ancak cephe kumandanı Ali Fuat Paşa’nın ise, geri çekilme emri verdiğini söylemektedir. Bunun üzerine 61. Tümene ait birlikler taarruza devam ederken, 11. Tümen (Fırka) ile 1. Kuvayi Seyyariye kuvvetleri geri çekilmeye başlamıştır. Yunan kuvvetleri de geri çekilip Gediz’i boşaltmış ve Gediz Dr. Fazıl Bey kumandasındaki Milli Müfreze tarafından ele geçirilmiştir. 26 Ekim 1920 günü 61. Tümen Gediz’e girmiştir. 31 Ekim 1920 tarihinde ise, Yunan kuvvetleri tekrar Gediz’i işgal etmiş, üstün Yunan kuvveti karşısında Gediz’deki Milli kuvvetler geri çekilmiştir. “Farklı” düşünceleri ile tanıdığımız Yalçın Küçük ise, Gediz’den Milli Kuvvetlerin çekilme nedeninin, Kuvayi Seyyariye’nin başarısız gösterilmesi için yapıldığını iddia etmektedir.(1)
Gediz Saldırısı üzerine Milli Kuvvetlerin bir kazancı olmamış, bu çatışmada 14 subay, 170 er ölmüş, 13 subay ve 260 er de yaralanmıştır. Daha da önemlisi 700 askerin kayıp olmasıdır. Bu 700 askerin çok büyük çoğunluğu savaştan kaçıp firar edenlerdir.
Rahmi Apak’a göre, Gediz muharebesi, münferit vaziyette Gediz mevkiine kadar ilerlemiş olan 13. Yunan tümenini, yalnız başına yakalayarak her taraftan sarıp yok etmek, böylece milli kuvvetler tarafından da inisiyatifi ele almak ve maneviyatı düzeltmek için o zaman Garp Cephesi Komutanı General Ali Fuat tarafından tertip edilmiş bir harekettir.(2)
Çerkez Ethem anılarında, Gediz saldırısını kendisinin istediğini, Ali Fuat Paşa’yı ikna ettiğini, İsmet İnönü ve Genel Kurmayın bu hareketi istemediğini, Ali Fuat Paşanın onları ikna ettiğini söylemektedir.(3) Hareket tabiye ve sevki idare bakımından çok mükemmeldir. Ve bütün hazırlıklar düşmana hiçbir şey sezdirilmeden yapılmıştır.
Rahmi Apak’a göre de, sorun, (Ayıcı) Arif beyin komutasındaki 11. Tümen’in askerlerinin bozulmasıdır. Yunan askerinin ateşi karşısında yere yatıp karşılık vereceklerine gerisin geriye kaçmışlardır. Böylece Yunan kuvvetleri sağ taraflarından çevrilmek tehlikesinden tesadüfî olarak kurtulmuşlardır. Bir başka noktada, Çerkez Ethem kuvvetlerinin çarpışmaya tam olarak katılmamalarıdır. Rahmi Apak’a göre; “Çerkes Etemin kuvveti de aldığı vazifeyi yapmakta adeta taallül göstermeğe başlamış, düşman karşısında uzak mesafelerden at oynatmakla vakit geçirmiştir.”(4)
Bir başka iddia da, Çerkez Tevfik Beyin (Çerkez Ethem’in kardeşi), sürekli olarak 11. Tümene “saldırın, ilerleyin” diyerek çıkışmasıdır. Yarbay (Ayıcı) Arif Bey; “Bu heriflerin maksatları kötü, bizi kırdırıp kendileri sağlam kalmak, böylece bu iki muvazzaf tümeni yok ettirerek, vaziyeti ellerine almak istiyorlar”(5) diye taarruzu tekrarlamaktan vazgeçmiştir. Rahmi Apak “Yetmişlik Bir Subayın Hatıraları” adlı çalışmasında böyle bir duyumdan söz etmekte ve Yarbay Arif hiddetle bağırarak taarruzu tekrarlamayacağını söylediğini yazmaktadır.(6) Kimin haklı olduğunu bilemeyiz, ama Kuvayi Seyyariye ile düzenli ordunun birbirlerine olan güvenlerinin azaldığını söyleyebiliriz.
Yunan kaynaklarına göre, Türklerin kaybı, 300 esir ve 600 ölüdür. Yunanlıların kaybı ise, 24 ölü 72 yaralıdır. Gediz muharebesi Yunanlılara göre başarısız bir Türk ordusu saldırıdır.
Jean Deny, “Yeni Türkiye” isimli çalışmasında, Gediz saldırısının Yunan ordusunun Bursa civarında biraz daha fazla yer işgal etmesinden başka bir işe yaramadığını söylemektedir.
“Hatta o zamanki Garp Cephesi kumandanı Ali Fuat Paşanın, 24 Kasım 1920’de, Gediz’ de Yunanlılara karşı yaptığı taarruzun, Ethem ve kardeşi Tevfik’in talimatıyla yapıldığı dedikodusu dolaştı. Bu taarruz, Yunanlıların Bursa cephesinde biraz daha ilerlemesini temin etmekten başka bir netice vermedi.”(7)
Mustafa Kemal, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak’ta aynı görüştedir. Ali Fuat Paşa ile Çerkez Ethem ise, saldırının başarılı olduğunu iddia etmektedir. Çerkez Ethem, anılarında, Kuvayi Seyyariyenin cesurca savaştığını, ancak 11. Tümen başta olmak üzere düzenli ordunun korkup kaçtığını ve bu yüzden Yunan gücünün tamamen yok edilemediğini söylemektedir.
Gediz muharebesi sonucu, 13. Yunan tümeni savaş dışı bırakılabilmiş midir sorusuna cevabımız hayır olacaktır.
Gediz muharebesi sonucu, Türk tarafı madden ya da manevi yönden bir fayda elde etmiş midir sorusuna cevabımız hayır olacaktır. Ayrıca, kısıtlı silah, cephane harcanmış ve birkaç top (Yunan kaynaklarına göre 5 adet top geri çekilirken Yunan ordusuna bırakılmıştır) kaybedilmiştir.
İnsan zayiatı açısından, Yunanlılarda ölü ve yaralı sayısı Türk tarafından çok daha az olmanın yanında, Türk tarafından ciddi sayıda asker esir düşmüştür.
Yine bu çarpışma sonucu Türk tarafından 700 kişi kayıptır. Yunan kaynaklarını doğru kabul edersek eğer, 300 Türk askeri esir düşmüş, 400 Türk askeri de savaş alanından kaçmış, firar etmiştir.
Bu değerlendirmeler ışığında, Gediz Muharebesi, Türk tarafı açısından başarısızdır yani bir yenilgidir. Bu bağlamda, Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Genel Kurmayın bu savaşın yapılmasını istememesi doğru bir askeri karardır. Ali Fuat Paşa ve Çerkez Ethem’in Gediz muharebesi konusundaki ısrarcı kararları askeri açıdan yanlıştır. Gediz Muharebesi başarılı olduğu halde, Mustafa Kemal ve arkadaşları tarafından Kuvayi Seyyariyeyi başarısız gösterme iddiası ise, komple teorisine dayalı, tarihsel değil, kişisel değerlendirme olduğu kanısındayım.
Yunan 13. Tümenini savaş dışı bıraktıramayan, kısıtlı silah ve cephaneyi harcayan, hatta 5 adet topu da Yunana bırakan, ciddi asker kaybeden, firarlarla moral açıdan da gerileyen, saldırı öncesi pozisyonunda kalan, Yunanlıların Bursa tarafında biraz daha yer işgal etmesine yol açan, Gediz Muharebesi nasıl başarılı olarak kabul edilebilir ki?
Yararlanılan Kaynaklar:
(1)Türkiye Üzerine Tezler. Yalçın Küçük. Salyangoz yayınları. Mayıs 2007. Cilt 2. Sf:357 vd.
(2)Garp Cephesi Nasıl Kuruldu. Rahmi Apak. Türk Tarih Kurumu yayını. 1990. Sf:199
(3)Anılarım. Çerkes Ethem. Berfin yayınları. Ocak 2005. Sf:97
(4)Garp Cephesi Nasıl Kuruldu. Rahmi Apak. Türk Tarih Kurumu yayını. 1990. Sf:200
(5)Garp Cephesi Nasıl Kuruldu. Rahmi Apak. Türk Tarih Kurumu yayını. 1990. Sf:201
(6)Yetmişlik bir subayın Hatıraları. Rahmi Apak. Türk Tarih Kurumu. 1988. Sf:210-211.
(7)Yeni Türkiye. Jean Deny. Cumhuriyet gazetesi yayını. Haziran 2000. Sf:96