“Deveye boynun eğri, demişler; nerem doğru ki, demiş” Vallahi deve doğru demiş. Tam da bizim duruma uygun ama yine de biz enseyi karartmadan bazı şeyleri düzeltmeye, eleştirmeye, mücadeleye devam edelim. Umudumuzu yitirmeyelim. Buradaki eleştirilerimizin amacı bağcıyı dövmek değil üzümü yemektir. Eleştiri nasıl yapılır konusuna kendi fikirlerimizi dillendirmek için daha önceki yazılarımda genişçe değinmiştim. Nitekim özellikle sosyal medyada eleştiri altında küfürler, hakaretler, iftiralar, yalanlar gırla gidiyor. Şimdi biz asıl konumuza gelelim;
Türkiye’de bozulan ekonomik denge hayatın her alanında geniş halk kitlelerini olumsuz etkiledi. Zaten iyi olmayan durumu daha da kötüleştirdi. Gerçi uzun yıllar adaletsiz toplumlarda bu sorun her zaman mevcuttu ama dozu arttı. İnsanlar tabi ki ilk önce temel ihtiyaçlarını karşılamaya telaşına daha da çok önem vermek zorunda kaldı.
Maslow’un meşhur ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidinde olduğu gibi insanlar temel ihtiyaçlarını karşılayamadan üstte kalan sevgi, saygınlık, kendini geliştirme gibi önemli gelişimlerini gerçekleştirmekte eksik kalıyorlar. Önemli bir sorun.
Toplumu oluşturan bireyler kendi fikirsel gelişimini gerçekleştiremediği oranda adaletsizlikler, hukuksuzluk, vicdansızlık, keyfiyet, adil olmayan gelir dağılımı, kalitesizlik, yozlaşma, lümpenlik, başkasının acısına bakmamak, bu anlamda empati yoksunluğu gibi daha da çoğaltılabilecek konular çağdaş gelişmiş bir toplum olmaktaki en büyük engel olarak kalmaya devam edecektir.
Dolaysıyla fikirlerin gelişmesinde çok önemli bir yerde olan kitapların topluma ulaşması, okunması çok önemli. Bunun için kitap sektörüne, okuyucu sorunlarına bakmak ve okuyucuyu sektör hakkında bilgilendirmek, oradaki aksaklıkları irdelemek gerekiyor. Yayın sektöründe yayıncıların bazı sorunları okuyucu sorunlarıyla örtüşüyor. Örnek pahalı kitap sorunu; okuyucuların kitaba ulaşımını zorlaştırırken yayıncılarında satışını olumsuz etkiliyor. Yüksek enflasyona bağlı maliyetlerin artması gibi sorunların yanında, kitabın maliyetini etkileyen diğer faktörlerden biri de; kitap dağıtımı, kitap fuarlarındaki organizatörlerin fahiş ve haksız kar elde etme isteği, tekelleşen yayıncılar, banka yayıncılığı gibi sorunlar, küçük ve orta düzeydeki yayıncıların gelişimine, yeni yazarlar çıkarmasında, ucuz kitap basabilmesindeki engeller olarak ortaya çıkıyor.
Küçük ve orta segmentteki yayıncıların gelişimi kitap çeşitliliği, yeni yazarların çıkması, yeni ve farklı fikirlerin duyulması anlamında çok önemli. Nitekim ülkemizde birkaç tanınmış yazar ve yayınevi dışında yeni isimler maalesef yeterli düzeyde çıkamıyor. Farklı sorunlarda var elbette ama anlattığımız sorunlar başat yer tutuyor.
Yayıncıların kitaplarını gösterebilmesi, okuyucuya daha uygun fiyatla sunması için kitap fuarlarının önemi büyük. Kitap fuarlarındaki önemli sorunlar; ehli olmayan kişiler tarafından sadece ticari amaçla yapılması, yüksek fiyatla stant kiralanması, belediye fuarlarının bir kısmının ücretli olması, katılımcı yayıncıların seçiminde bir kriterin ve pozitif ayrımcılığın olmayışı, kafa kol ilişkileri, belediye adına fuar yapan organizatörlerin rüşvet ve yolsuzluklara bulaşması sonucu işi alması, belediyedeki yetkili olan kişilerin bazılarının iyi niyetli olmasının yanında liyakat eksikliği olması, ayrıca bazı belediyelerininse bu konuyu önemsememesi ve sıfır maliyetle etkinliğin giderlerini yayıncılara yükleme gibi sorunlar yayıncılığın gelişimi için büyük engeller olarak duruyor. Oysa belediyelere mevcut il ve ilçeleri sınırındaki insanlara bu hizmeti vermeleri, kaldırım yapmak kadar ve daha önemli sosyal sorumluluk görevidir. Bununla ilgili girişim yapılmalıdır.
Ayrıca fuarlarda tekelleşmiş ve büyük sermaye ve banka yayıncılarına sağlanan avantajlarda yayıncılığın gelişmesinde büyük engel. Banka yayıncılığı dünyanın hiçbir yerinde yokken Türkiye’ de yayın yapmaya devam ediyor. Ticari amaçtan ve yayınevleriyle haksız rekabetten ziyade kültüre özel katkı olarak yayın yapmaları gerekir. Mesela ender bulunacak kıymetli ticari olmayan eserleri basarak, yazarlara, etkinliklere sponsor olarak kültüre daha değerli katkılarda bulunurlar ve yayıncılığın gelişiminin önündeki bir engeli de kaldırmış olurlar.
Uzun uzun konuya değinile bilinir, nitekim emeğinserüveni dergisi de bu konuyu önemseyerek ilerleyen haftalarda sektörle ilgili yayıncı, yazar, organizatör ve okuyucularla röportajlar yapacağını bildirdi. Ben kısaca şöyle toparlamak istiyorum; yayıncının sorunu aynı zamanda okuyucunun sorunudur. Gelişmemiş ve çeşitliği olmayan tekelleşen yayıncılık, yeni yazarların ve fikirlerin çıkamaması kültür ve zihin dünyamızda kuraklığa ve hayatın her alanında yozlaşmaya sebep oluyor.
Bu konuyla ilgili usta gazeteci yazar Murat Bayar ile yaptığımız röportaj linkini aşağıya bırakıyorum.
Kalın kitaplarla ve sağlıcakla.
Çok Değerli Yazarımız Murat Bulut Sadece Sektörün değil aynı zamanda sevgili okuyucularımızın sorunlarını çok net bir şekilde ifade etmiştir. Çok önemli olan bu meseleyi gündeme getirdiği için kendisine teşekkürü borç biliriz. Değerli Yazarımızın Röportajının tam metni aşağıdadır.
Yayıncılıkta tröst iddiası… Yeni yazarların önü kesiliyor, toplum fikri kuraklığa mahkûm ediliyor… Küçük ve orta büyüklükteki yayıncılar yeni bir oluşum içindeler.
Puslu Yayınevi sahibi Murat Bulut, özellikle kitap fuarlarında, banka yayıncılarının bir tröstünden söz ederken, küçük ve orta büyüklükteki yayıncılara üvey evlat muamelesi yapıldığını, yeni yazarların önünün kesildiğini kaydetti.
Yapılan kitap fuarlarının niteliği ile ilgili temel bir sorun olduğunu belirten Bulut, bu anlamda küçük yayıncıların eylem birliği yapmak üzere bir oluşum içinde olduklarını ifade ediyor.
Bulut, öncelikle, üretim faaliyetleri ve gider kalemlerinde oluşan artışların her sektörde olduğu gibi, yayıncılık sektörünü de olumsuz etkilediğini anlattı.
Kitap fuarları ve kitap günlerinde yapılan ayrımcılığın ayyuka çıktığını belirten Murat Bulut, Türkiye’de kitap fuarcılığı anlamında birkaç tanınmış firma ve diğerleri de dâhil, kiralama ücreti yaptıkları ciddi zamların yayıncılığı olumsuz etkilediğini ifade etti.
KÜLTÜRE ERİŞİME YÜZDE 150’LİK ZAMLAR YAPILDI
“Kitap fuarı stantlarına yüzde 150’lik zamlar yapıldı. 1,5 yıl önce metrekaresi, bin 200 bin TL iken, şu anda 2 bin 800 TL’ye varan fiyatlar isteniyor.”
Bir fuara katılmanın artık, küçük ve orta büyüklükteki yayıncı için çok ciddi rakamlara denk geldiğini kaydeden Bulut, “Stant fiyatları, kitap fiyatlarını da dolaylı arttırırken, okura da olumsuz yansımaları oluyor. Büyük sermaye gruplarına tanınan olanakların hiç biri, küçük ve orta dereceli yayınlara asla tanınmıyor.
EN GÜZEL YERLER BANKAYA EN KÖTÜ KÜÇÜKLERE
Banka yayıncılarına pek çok açıdan avantajlar sağlandığını belirten Bulut, “Fuarda en güzel yerler banka yayıncılarına veriliyor,” dedi. Zaten mali gücü olan kurumlara avantajlar sağlanırken, küçük ve orta büyüklükteki yayıncıların en kötü yerlere mahkûm bırakıldığını anlatıyor.
BÜYÜKLERE FARKLI SALONLARDA DA STANT VERİLİYOR
Yine büyük yayıncılara farklı salonlarda da, farklı stant açma avantajı sağlandığını söyleyen Bulut, çifte standardın, haksız rekabet getirdiğine dikkat çekiyor.
YAYINCILAR ÖNDEN BORÇLANDIRILIYOR!..
Fuar öncesi alınan peşinatlar, yine önden alınan teminatlarla, daha fuar başlamadan yayıncıların borçlandırıldığına işaret eden Bulut, ayrıca yayıncılardan haksız paralar alındığını da anlatıyor.
“Bazı belediyelerin kitap günleri adı altında etkinliklerinde organizatörler, yayıncılardan haksız ücretler alıyor.” -kamu adına yapılan etkinliklerden ücret alınmaması gerekiyor-
Kültürel etkinliklerdeki organizatörlüğe soyunan kişilerin, sektörden bihaber, hatta organizatörlük birikimi bile olmayan, sadece ticaret ve para kazanmaya odaklı insanlardan oluştuğunu aktarıyor.
KÜÇÜK YAYINCILAR BİRLEŞMELİ
Türkiye’de bu konuda büyük bir oluşum gerçekleştirilmesi gerektiğini söyleyen Bulut, küçük ve orta büyüklükteki yayıncıların bir araya gelip, fuarcılıkla ilgili sorunlar konusunda eylem birliğine girmelerinin artık kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Murat Bulut, küçük ve orta büyüklükteki yayıncıların eylem birliğiyle hareket etmek üzere, bir oluşum içinde olduklarını sözlerine ekledi.