TARİHİMİZİ DOĞRU BİLELİM: Yeşil Ordu Nedir?

Ahmet Hür
1.500 views

Yeşilordu, işgal altındaki Anadolu’da kuzeyden gelen yenilmez, İslamcı ve eşitlikçi, ezilenin yanında bir ordu efsanesidir. Heyeti Temsiliye döneminde, Anadolu dışında varlığı kabul edilen ve Anadolu’ya geleceği beklenen yeşil ordu ithalken, Meclisin açılmasıyla birlikte yerli olmuştur. Sadece Anadolu’da değil, Kuzeyde ve Doğu’da da bu efsane vardır. Rus devriminin Bolşevik darbesi ile totaliter bir yapıya dönüştüğünü iddia eden ve Kızılordu’ya karşı Ukrayna’da ayaklanan Anarşist Nestor Makhno’nun köylü direnişçilerine de bazı kişilerce Yeşilordu denilmektedir. Doğru düzgün askeri gücün olmadığı Ankara’da Kuvayi Milliyeciler böyle bir efsanenin yayılmasına göz yummuşlardır. Kazım Karabekir Paşa’nın, Teşkilatı Mahsusa üyesi Ebulhindili Cafer Bey komutasında 40 kişilik bir milis gücü yollarken adını yeşil ordu koyması da bundan dolayı olsa gerek.

            Necip Hablemitoğlu “Milli Mücadelede Yeşil Ordu Cemiyeti” adlı kitabında, Yeşilordu’yu Sovyetlerin kötü amaçlı bir girişimi olarak tanımlamaktadır. Hablemitoğlu, Sovyetler tarafından, önce kurtarıcı bir tinsel güç olarak tanımlanan Yeşil Ordu, sonradan Anadolu’ya sokulacak gerçekte Kızıl ordu olan askeri güç olarak ileri sürülmüş, hatta başına Enver Paşa geçirilmeye çalışılmış, sonra Enver Paşa’ya güvenilmediği için vazgeçilmiş ve son olarak Anadolu’da dışarıdan yeşil görünen kızıl ordu oluşturulmaya çalışıldığını iddia etmektedir.(1) Bu görüşe katılmıyorum. Çünkü sadece Sosyalizm düşmanlığı kokan yaklaşımdan başka bir şey değildir. 1917 Ekiminde Çarın despotluğundan kurtulan, emperyalist devletlerin tehdidi altında bulunan Sovyetlerde, iç karışıklıklar devam etmektedir. Komşu devlet olması nedeniyle, aynı zamanda emperyalist Batı’ya tampon görevi de görecek Türkiye’nin iç işlerine karışmama düşüncesi çok nettir. Hatta bu iç işlerine karışmama Mustafa Suphi ve arkadaşlarının vahşice öldürülmesinde bile ortaya çıkmış, Moskova’dan Türkiye’ye yönelik bir sitem bile gelmemiştir. Sovyetlerle ilişki kurmak ve Sovyet yardımı alma talebi, sadece Anadolu’daki sosyalistlerin isteği olmayıp, İttihatçı ve Teşkilatı Mahsusacı kadroların, Mustafa Kemal ve ekibinin, hatta Çerkez Ethem ve çevresinin bile isteğidir. Onun için Anadolu’da bulunan cılız sosyalist grupları, Sovyetlerle ilişkiye girmeye çalıştığı için suçlamak son derece yanlıştır. 

            Emperyalist bir devlet olan ABD Büyükelçisi Charles N. Sherrill’de “Yeşil Ordu” hakkında doğal olarak olumsuz konuşmakta, Yunan, İngiliz ve Ermeni saldırıları ile Yeşil Orduyu da bir düşman gibi algılanmasına yol açacak açıklamalar yapmaktadır. 

            “Şimdi sıkıntı ve üzüntü çok yerde baş göstermeye başlamıştı. 15 Mayıs 1919 da İzmir’de işgale başlayan Yunanlılar, 22 Haziran 1920’de genel taarruza girişmişlerdi. Diğer taraftan da İngilizler, 25 Haziran’da Mudanya’ya ve 2 Temmuz’da Bandırma’ya asker çıkarmışlardı. Kendilerine ‘Yeşil Ordu’ adını veren, hem yabancılara hem de kendi vatandaşlarına düşman olan bir sürü, Mustafa Kemal’in yumuşak ve hoşgörülü bir deyimle ‘zarar verici’ diye nitelendirdiği birtakım hareketlere girişiyorlardı. Türkleri daha zor duruma sokmak ve sıkıntılarını arttırmak için Ermeniler de Doğu’da bir istila hareketine kalkışmışlardı. Ancak bu hareket hemen bastırıldı.”(2)

            “Farklı” Profesörlerimizden Yalçın Küçük’te Yeşil Ordu hakkında olumsuz düşünenlerdendir. Küçük’e göre Yeşil Ordu, Kuvayi Seyyariye yerine konan sahte bir ordudur.

            “Mantıksal olarak, Türkiye Komünist partisinin ve disiplin altına alınmaya mukavemet etmesi halinde Çerkez Ethem’in ortadan kaldırılmasıyla, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının işleri bitmiyor. Mantıksal olarak yerlerine, sahtelerinin konması gerekiyor. Ve mantıksal olarak gerekli olan tarihsel olarak gerçekleşiyor. Türkiye Komünist Patisinin yerine ‘resmi’ Türkiye Komünist Fırkası kuruluyor. Başkanı Mustafa Kemal’in kendisi. Çerkez Ethem’in Kuvayi Seyyariye’sinin yerine Yeşil Ordu kuruluyor. Bütün bunlar 1920 yılının sonbaharı ile 1921 yılının kışında oluyor. Tarih sahnesine çıkıyor ve sonra işlevlerini yerine getirmiş olarak kayboluyorlar.”(3)

            “Yeşilordu Cemiyeti, 1920 Mayıs ayında ortaya çıkmış, o sıralar İstanbul ve çevresinin Milli Mücadele hareketini Bolşeviklikle suçlamalarına karşı, Anadolu halkı önünde, özellikle de askerler önünde aynı yönde propaganda yaparak temize çıkmak, Bolşevikliğin İslamiyet’in uygulamasından başka bir şey olmadığını söyleyerek, Sovyetlerle yapılması zorunlu işbirliğine elverişli ortam hazırlanması amacıyla kurulmuştur.”(4)

            Yeşilordu Cemiyeti Büyük Millet Meclisi açıldıktan sonra 14 milletvekili tarafından kurulmuştu. Milletvekillerinin üç tanesi de bakandı. Yeşilordu Cemiyeti Genel Merkez üyeleri, Tokat milletvekili, İç İşleri Bakanı Nazım, İzmir milletvekili Yunus Nadi, Saruhan milletvekilleri Çerkez Reşit, İbrahim Süreyya, Bursa milletvekilleri Muhittin Baha, Şeyh Servet, İzmit milletvekilleri Hamdi Namık, Sırrı (Bellioğlu), Eskişehir milletvekilleri Hüsrev Sami, Eyüp Sabri, Kozan milletvekili Mustafa, Maliye Bakanı Hakkı Behiç, Sağlık bakanı Dr. Adnan’dır.        

            Yeşilordu Cemiyetinin kuruluş amacı, Anadolu’da bulunan Milli Mücadele karşıtı cemiyetlerle mücadele edip, halkın Milli Mücadeleye katılmasını sağlamaktır. Bunun için Kuvayi Milliye denilen gücünde oluşmasına katkı sağlamaktır. Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk/Söylevinde de Yeşilordu; “İstanbul’un fetvaları sonucu ortaya çıkan ayaklanmaları, düzenli ordunun bastıramaması nedeniyle belirli bilinç ve yetenekli kişilerden seçkin ve güvenilir bir örgüt olarak kurulduğu” şeklinde tanımlanmaktadır.

            “Kuruluş safahatı ve başlangıçtaki faaliyetleri Hükümet ve dolayısıyla Mustafa Kemal Paşa tarafından bilindiği için ‘gizli teşkilat’ addedilemez, ‘muvazaalı’ da sayılmaz. Belirgin hususiyeti, ‘gayrı resmi’ oluşudur; faaliyetlerinin neticelerinin dış politikada hükümeti bağlamayışıdır.” (5)

            Zamanın Türkiye Büyük Millet Meclisi Matbaası müdürü olan gazeteci, yazar Feridun Kandemir’de Mustafa Kemal’in emri ile Malatyalı Vakkas Ferid Bey ve Baytar Binbaşı Hacıoğlu Salih Bey tarafından Yeşilordu’ya üye yapıldığını kendi kitabında anlatmaktadır.(6) 

            “Yeşilordu Cemiyeti’nin kuruluş hazırlıklarını daha eski tarihlere gerileten bir belirti ise Hakkı Behiç Bey’in Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldıktan sonra Yeşilordu Cemiyeti meydana çıkmış ve ben de umumi kâtipleri (genel sekreter) olmuştu. Biçiminde Ali Fuat paşa’nın anılarında yansıttığı sözleridir.

            Yine Hakkı Behiç Bey’in 20 Kasım 1921’de Malta’dan ülkeye dönen Rauf (Orbay) Bey’e yazdığı mektubun giriş bölümünde Yeşilordu Cemiyeti’nin kuruluşunun hatta Sivas Kongresi’ne değin geriletilebileceği olasılığını bile düşündürmektedir.

            ‘Dış politika bakımından Doğu’ya ve Rus Devrimi’ne yakınlaşmakta memleket için büyük kurutuluş umudunu gördüğüm ve kişisel kanılarım dolayısıyla da Müslüman aleminde Rus Devrimi’ni değiştirerek meydana gelecek bir sosyalist birliğe bağlı bulunduğum için, bu düşüncemde (mesleğimde) tamamen bana taraftar görünen Mustafa Kemal Paşa ile Bolşevizme doğru bir akımı geliştiriyorduk (tevlit ediyorduk) Bunun başlangıçlarını, Sivas günlerinden gayet iyi bilirsin. Bu örgütün adı Yeşilordu idi’”(7)

            Yeşilordu, bilinenin aksine Bolşevik ya da Sosyalist bir örgüt değildir. Bir platform yapı demek ya da çatı örgütü demek daha doğrudur. Âdemi-merkeziyetçi bir yapısı olmasının nedeni de budur. Yeşilordu’da, Bolşevikler, Sosyalistler, Anarşistler, Kemalistler, İttihatçılar, İslamcılar ve daha başka gruplar vardır. Ortak özellikleri emperyalizm karşıtı olmaları, İşgal güçlerine ve işbirlikçilere karşı her alanda savaşmaları, Padişaha ve Hilafete karşı olmaları ve mandacılık gibi fikirleri ret etmeleridir. Günün moda rengi Bolşevizm olması nedeniyle, Bolşevizm’e yakın olmakla birlikte, özellikle Hürriyet ve İtilafçıların iftiraları nedeniyle, İslam-Sosyalizmi denilebilecek bir renge de bürünme çabası vardır. “Bir tane Yeşil Ordu Cemiyeti vardı ama oraya katılan herkesin ‘Yeşil Ordu’su farklıydı”(8)

            “Yeşil Ordunun cihat bayrağında şu sözler yer alıyordu:’Asya Asyalılarındır, Yeşil Ordu aileye saygılıdır, yolunu hak yolu bilir, Allah yolu bilir. En ağır suç emperyalizmdir. İdam cezası yalnız emperyalistlerden yana olanlara verilir. Yeşil Ordu, Kızıl Devrim ordularına en içten kardeşlikle sonsuza dek bağlıdır ve onların dostudur.”(9)

            Eskişehir’de yayınlanan sosyalist içerikli Seyyare-i Yeni Dünya gazetesi, Mustafa Kemal’in isteği ile matbaası ile birlikte Ankara’ya getiriliyor ve akabinde, Mustafa Kemal’in kontrolünde, yayın yapmak zorunda bırakılıyordu. Mustafa Kemal, Çerkez Ethem’e yazdığı mektupta, Yeşilordu’nun yönetiminde yer aldığını da söyleyip, Yeni Dünya’nın Ankara’da yayınlanmasının daha doğru olacağını söyleyip, mektubunu “yoldaşım” diye bitirmiştir ama çok kısa bir süre sonrada tüm yayınlara sansür uygulaması yaptırmış en ufak bir eleştiriyi bile engellemiştir.

            Yozgat isyanı öncesinde ve sonrasında Ankara’ya gelen Çerkez Ethem’in Yeşilordu içinde yer almaya karar vermesi ve Kuvayi Seyyariye taraftarlarının çoğalması, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını başka tedbirler almaya zorlamıştır.

            Mustafa Kemal, Yeşilordu cemiyetini kapatıp, yerine Türkiye Komünist Partisini kurdurmuştur. Böylece, Yeşilordu içindeki âdemi-merkeziyetçi, anti-militarist ve İslamcı-sosyalist kesimleri tasfiye etmiştir. İttihatçı-Bolşevik-Kemalist bir yapıya dönüşen Türkiye Komünist Parti, sosyalistler tarafından da kabul edilmemiş ve Türkiye Halk İştirakiyun Partisi olarak ayrı bir örgütlenmeye gidilmiştir. 

            Çerkez Ethem tasfiye edildikten sonra, Ankara İstiklal Mahkemesi, Çerkez Ethem’le birlikte (gıyabında) Türkiye Halk İştirakiyun üyelerini de yargılamış ve ağır cezalara çarptırmıştır.  

            Türkiye Komünist Partisi göstermelik parti olarak kalmış, kısa süre sonra da kapatılmıştır.

            Sonuç olarak, emperyalist güçlere ve yerli işbirlikçilerine karşı, mücadeleyi hedefleyen, Saltanat ve Hilafet karşıtı kişilerin yer aldığı, hemen hemen her düşüncenin kendisine göre yorumladığı Yeşil Ordu, bir yılı doldurmayan faaliyet alanında Milli Mücadele duygusunu topluma en fazla yayabilen cemiyet olma özelliğini taşımaktadır.  Bence bunun nedeni de bir görüşün hâkimiyetinde olmayıp, bir platform örgütü olmasıdır.

            Yeşil Ordu Beyannamesi:

            Eski dünya, birkaç zenginin, milyonlarca insanları esir gibi çalıştırarak, bu milyonlarca insanın açlık ve sefaretine karşı kendi rahatlıklarını temin etmesinden başka bir şey değildir.

            Köylüler, çiftçiler, bağcılar, bahçeciler, kunduracılar, yemeniciler, duvarcılar, marangozlar, arabacılar, velhasıl ayağı ile ve kolu ile çalışan bütün işçiler, geceyi gündüze katarak çalışır çabalarlar, pek zorlukla karınlarını ancak kuru ekmekle doyurabilirler. Hasta olurlar, aç ve ilaçsız kalırlar, onlara ne ekmek veren olur ne de ilaç veren ve ne de hekim getiren bulunur.

            Dünyada yenen, giyilen her şeyi fukara meydana getirir. Evleri, konakları, sarayları amele çalışarak yapar. Fakat kendi aç, çıplak, sefil, evsiz, yurtsuzdur. Aşar diye alırlar, vergi diye alırlar, iade diye alırlar. Zavallı köylü, her türlü vergilere katlanır, ne yolu yapılır, ne mektebi yapılır, ne çocuğu okutulur…

            Fukaranın hayrına hiçbir iş görülmez. Ne davasına bakan olur, ne de kimse ona insan diye bakar. Sanki Allah köylüyü, ameliyi, fukarayı, zenginlere kul köle olmak için yaratmıştır.

            Ey köylüler, fukaralar, ey çalışkan çiftçiler, namuslu ırgatlar ve ameleler gözlerini açınız, etrafınıza dikkatle bakınız!… Etrafınızda bulunan beyler, ağalar kimlerdir bilir misiniz? Onlar da sizin gibi insandır. Allahın indinde aranızda hiçbir fark yoktur. Allah insanları hep eşit yaratmıştır. Sizi fukara yapan, cahil yapan bu zalim adamların şerrinden kurtulmak için, başınızı biraz kaldırınız, sesinizi yükseltiniz, onlardan korkmayınız! Onlar kendi kendilerine size bir şey yapamazlar. Rusya’dan gelen haberlerden, Rusya’da çiftçi ve askeri yaptıkları işleri herkes yavaş yavaş öğreniyor. Onlar yeni bir dünya yapıyorlar. Eski idareleri, eski hükümetleri tamamen değiştirmişler, yeni idare, yeni hükümet yapıyorlar.

            Yenidünya bambaşka oluyor. Yenidünyada hükümet hep fukaranın eline geçti. Hükümet adamlarını fukara seçiyor. Valiler, mutasarrıflar, kaymakamlar hep ortadan kalktı. Zengin, fakir, büyük, küçük, bey, ağa hep eşit oldu. Rütbeler hep lağvoldu.

            Bütün insanlar kardeş ve arkadaş gibi çalışıyor, geçiniyor. Dövmek, sövmek gibi şeyler ortadan kalktı. Hep kardeş ve arkadaş oldu. Nefer neferliğini ve vazifesini biliyor. Zabitinden ne emir alırsa derhal ifa ediyor. Çünkü o emri neferin ifa etmesi vazifesidir. Zabitin vazifesi söylemek, neferin de yapmaktır.

            İşte o kadar… Vazifesini yapmayan her kim olursa olsun, mutlaka şiddetle cezalandırılıyor. Mal, mülk sahibi olmak da yasak olduğu için rüşvet, anafor, hırsızlık, yalancılık, dolandırıcılık, kamilen ortadan kalkmıştır. Herkes insanlığı anlamış, herkes birbirine eşit olmuş… Biz de böyle olacağız, biz de bu yola gidiyoruz.(10)

                47. Soruda Yararlanılan Kaynaklar:

(1) Milli Mücadelede Yeşil Ordu. Necip Hablemitoğlu. Bir Harf yayınları. Ocak 2006. Sf:40

(2) Mustafa Kemal(1) Charles N. Sherrill. Cumhuriyet gazetesi yayını. Şubat 1999. Sf:95

(3) Türkiye Üzerine Tezler. Yalçın Küçük. Salyangoz yayınları. Mayıs 2007. Cilt 2. Sf:356

(4) Birinci Mecliste Tokat Milletvekilleri. Salih Cenik. AAM. 2005. Sf:91

(5) Milli Mücadelede Yeşil Ordu. Necip Hablemitoğlu. Bir Harf yayınları. Ocak 2006. Sf:52

(6) Atatürk’ün Kurduğu TKP ve Sonrası. Feridun Kandemir. 1966. Sf:10

(7) Kurtuluş Savaşında Bursa. Yılmaz Akkılıç. Nilüfer Akkılıç Kütüphanesi yayını.2008. Sf:180.

(8) 1920 Yılı ve Sol Muhalefet. Hamit Erdem. Sel yayınları. Şubat 2010. Sf:63

(9) Öteki Tarih(2) Ayşe Hür. Profil yayıncılık. Şubat 2013 Sf:135

(10) Milli Mücadele Yıllarındaki Kuruluşlar. Fethi Tevetoğlu. TTK. 1991. Sf:225