Emeğin Serüveni Dergisi yola çıkış amacına uygun olarak, insanların korkmadan duygu ve düşüncelerini ifade etmesine, yazmasına yani insanların ışığını yansıtmasına ev sahipliği yapmaya devam ediyor.
Her birimiz, içinde yaşadığımız bu dünyanın “iyileşmesine” katkı sunacak eşsiz bir güce sahibiz. Bu bilinçle yeni algılar oluşturmak, yeni bilgiler edinmek, yeni beceriler öğrenmek ve olumlu yönde değişmek için özellikle okumaya ve düşünmeye zaman ayırmamız gerekmektedir.
İşte bu kapsamda baktığımızda, içinde bulunduğumuz bu zor zamanlarda, ülkemizin ve dünyanın halini kendine dert edinen, bunları kendi kişisel problemi gibi gören insanların yalnız olmadığını, her ne olursa ve ne yaşanırsa yaşansın dünyaya, topluma, hayata ve insana dair umudunu kesmeyenlerin yalnız yürümeyeceğini hissettirdi bu dergi…
Manşetine her zaman, haksızlığa uğrayan, zulüm gören insan ve hayvanları taşıdı. Hemen hemen her gün bizi acıtan, sorgulatan, insanlık dışı olaylara maruz kalırken veya bunlara tanık olmak zorunda kalırken ve bin türlü akla ziyan olayla baş etmek için çabalarken, günceli yakalamak için yanımızdaydı. Dünyada süregelen savaşlar ve yaratığı insanlık dışı vahşet, dünyada ve ülkemizdeki ekonomik durum, hayvanlara ve doğaya yapılan zulüm, siyasi ve adli gelişmeler yanında, bunlarla eşdeğer olarak bir güzel film, bir kitap analizi, içimize dokunan bir şiir, bir öykü de kendine yer bulabildi Emeğin Serüveninde.
Sokağın ve taşranın sesi olmaya da devam etti. Yüz yüze gelemesek de bu dergiye emek verenler olarak ortak bir ruhla hareket etmek güzeldi. Yeni dostlar, yeni kalemler çok değerli insanlarla bu yolda yolculuğa devam etmek keyifliydi. Çok değerli okurlarımız… Okuyarak, eleştirerek, beğenerek veya beğenmeyerek katkı sunan, yani bu dergiye dair söyleyecek sözü olan insanlar. Bu dergi sizler var olduğunuz sürece serüvenine devam edecek, her zaman cesurca ve doğruların peşinden giderek hayatınıza dokunacak. Sanatla, şiirle, öyküyle gününüzü aydınlatmak için sizlerle birlikte olacak. Emeğin karşılığını almanın hazzını yaşatan sizler, en büyük kazanımsınız bizler için.
Yaşadığımız olumsuzluklardan olumlu manada yararlanabilmek, farklı bir bakış açısı geliştirmek için çabalamak ve fikirlerini dile getirmek isteyenler için burası her zaman açık bir mecra…
Bilirsiniz yaşam, cesur olanlara ve yılmadan mücadele edenlere, boyun eğmeyenlere, dürüst olanlara, iyi olanlara hep kapılarını açık tutar. Yeter ki umudumuz ve inancımız kaybolmasın.
Albert Einstein, “Asla umutsuz olmamıza gerek yok, çünkü asla onarılmaz bir şekilde kırılmış olamayız.” der. Son yıllarda yaşanan pandemi, devam eden savaşlar, ekonomik ve beşeri sıkıntılar, yoksulluk gibi pek çok olumsuz gelişme, insanlık dışı doğa ve hayvan kıyımları bizleri “kırsa” da, tüm bunlara karşı çıkmak, kötülerin ve kötülüklerin karşısında durmak ve bunlarla her mecrada mücadele etmek için kırıldığımız yerden çok daha güçlü bir şekilde sürgün vermeye devam etmek zorundayız. Hak ettiğimiz güzel günlere ulaşmak için.
Bir hayalle çıkılan bu yolda, yeni keşifler değil, yeni kapılar arama ve aralamanın çabasındayız. Emeğe değer veriyoruz zira emeğin değerinin olmadığı bir dünyada insanın da değeri yoktur. Şunu da asla unutmamalıyız ki hep peşinde koştuğumuz başarı, mutluluk ve neşe kişilerin tek başına yaptıkları ve yaşadıkları bir şey değildir aslında. Bunlar birlikte var edilen olgulardır, el birliği ile ve gönül birliği ile… Her ne kadar bunlara tek başımıza ulaştığımızı düşünsek ve söylesek de burada asıl başarı ulaştıranların eseridir. Bu nedenle birlikte emek vermek, verilen emeğe değer vermek, hayal edilen her ne varsa buna ulaşmak için karanlıkta yol gösteren ışık olmak önemlidir.
Siz de ışığınızın parlamasına izin verin, verin ki başkalarının da ışık almasına ve ışık saçmasına zemin hazırlayın. Korkularından arınmış varlığınız, hayatlarına dokunduğunuz başkalarını da özgür kılsın…