“Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor. Komünizm hayaleti.”
Her devre ışık tutan Komünist Manifesto ile finale yürüyen bu film, ezilen tüm sınıflara zincirlerinden başka kaybedecek bir şeylerinin kalmadığını hatırlatır.
Karl Marx, düşüncelerini fazla derinlemesine olmasa da herkesin bildiği ancak hayatına dair genel çoğunluğun bilgi sahibi olmadığı bir Alman düşünür. Bu filmle Marx’ın büyük eserleri Das Kapital’i ve Komünist Manifesto’yu yazmadan önceki yaşantısını, bunların yazım sürecindeki sancıları, arkadaşlıklarını, aşkını ve çok daha önemli olan büyük mücadelesini izleriz. Aslında bir büyük dehanın hikayesini, genç Karl Marx’ı herkesin bildiği Marx yapan zorlu hayat koşullarını anlarız ve toplumları etki altına alan yaratıların kolay ortaya çıkmadığını, Kapital’in yazım sürecini izlerken daha incelikli anlamlandırırız.
Genç Karl Marx filmine girmeden önce yönetmeni biraz tanımak gerekiyor.
Raoul Peck Haitili bir yönetmen ve politik aktivist. Kendisi Mart 1996- Eylül 1997 yılları arasında Haiti Kültür Bakanlığı yapmıştır. James Baldwin ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ırkçılığın tarihini anlattığı “Ben Senin Zencin Değilim” filmi ile 2017’de Akademi ödülünü kazanmış bir yönetmendir. Raoul Peck’in I Am Not Your Negro dahil olmak üzere pek çok belgesel ve televizyon projesinden sonra senaryosuna Pascal Bonitzer ile el attığı Genç Karl Marx filmi, ülkemizde de vizyon seyircisiyle buluşan tek yapımıdır.
Yönetmen Genç Karl Marx filmini bitirdiğinde eleştirmenlerden “Çok doyurucu bir Karl Marx” filmi olmadığı eleştirisini aldığında;
“Eğer Karl Marx’ı bir filmde anlatacak olsaydık en az 6-7 film yapmak gerekiyordu. Elimden geldiğince bir dönemini anlatmak istedim” diyordu.
Burada film çok şey anlatmak istediği için olaylar hızlı ve kesintili geçiyor gibi. Marx’ ın eserlerini okuyarak büyüyen nesil için filmdeki geçişler basit gelebilir.
Genç Karl Marx filmi, Burjuvazinin öyle ya da böyle yıkılması gerektiğini savunan, bu düşünce ile çalışmalar yapan, düşünen, yazan Karl Marx ile aslında kendi ailesi de burjuvanın önde gideni olan Friedrich Engels’in, 19yy.’da Avrupa’nın çehresini değiştiren ve domino etkisiyle sonraki yüzyılda yerle bir eden fikir hareketinin gençlik basamaklarını iyi özetlemiş bir filmdir.
Evrensel bir arkadaşlık; Karl Marx ve Friedrich Engels’in bir araya gelmeleri, fikirsel anlamda birbirlerinden beslenmeleri üzerine gelişen süreçte, Komünist Manifestoyu birlikte yazmalarına uzanan derin ve anlamlı bir arkadaşlığın öyküsü keyifle izlenir.
Marx’ın cefakâr karısı Jenny, çocukları, yoksulluk ve sürgünler içinde geçen bir yaşam… Film bittikten sonra insana dair aklınızda kalan önemli detaylar olacak. Tüm dünyaya ışık saçacak bir eserin ortaya çıktığı karanlık sizi de etkileyecek.
Friedrich Engels’in, Marx ailesine ekonomik olarak katkısı ve sosyalizm üzerine analizler, teoriler, tartışmalar, işçi hareketleri ve İngiltere’deki proletaryanın durumu da filmde anlatılır.
Sürecin sonunda Komünist Manifesto’ nun ortaya çıkışını anlatan bir film.
Peki Karl Marx ı tanımak için bu film yeterli mi.?
Her ne kadar biyografik olarak çekilmiş bir film olsa da Marx’ın kitaplarını okumadan, kullandığı sözcükleri bilmeden izlenirse, bu film oldukça sığ kalacaktır.
Bir dönem filminin gereklilikleri açısından kusursuz biçimde kotarılan filmin prodüksiyon ayağı da aynı şekilde seyir zevkini bozacak herhangi hataya yer vermiyor.
Bu filmi izledikten sonra Karl Marx’ı daha derinlemesine tanımak isteyenler, merak edenler biyografisini ve eserlerini okumak isteği duyacaktır.
İyi seyirler.