KOD 29

Zeki Oğuz
625 views

Farkında mısınız, bir korku iklimi sardı ülkemizi!

En küçük bir hak arayışı orantısız bir güçle bastırılıyor.

“ Dağlarında sürü çoban kalmadı,

Tarlayı işleyen saban kalmadı,

Nesilde üreten taban kalmadı,

Bizim köyü satılığa çıkardık.”

Tarım çoktan iflas etti. Girdiler o kadar arttı ki çiftçi üretim yapamaz oldu, yapanın da elinde kalıyor. Bütün tarım ürünlerini ithal eder hale getirildik. Şair arkadaşım Gırbaş Osman’ın dediği gibi, köyleri köylüleriyle birlikte satılığa çıkaracağız neredeyse. Gidin bakın köylere, çalışacak genç nüfus kalmadı oralarda.

Dağlarımız, ormanlarımız talan ediliyor. Kaz Dağlarından Fatsa’ya, yemyeşil dağlarımız çırılçıplak bırakıldı. O yörelerde yaşayanlar, bu talana, bu vahşete karşı mücadele ediyorlar ama güçleri yetmiyor. Eskiden devlet, ormanları, yeşil alanları halka karşı koruyordu, günümüzde tam tersi oldu. Bir pınar görseler HES yapmaya kalkacaklar, yakında içecek suyumuz bile olmayacak.

Baskı, toplumun her kesimine yansıtıldı. En büyük baskıyı da işçi arkadaşlarımız yaşıyor.

Sözde salgın koşullarında işçi çıkarmalar yasak ama ihbar ve kıdem tazminatı ödemek istemeyen işveren, işten çıkış gerekçesi olarak 4857 Sayılı İş Kanunu’nun ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılığı düzenleyen maddesini göstererek işçiyi işten atabilir.

Bu kıyımın adı KOD 29.

Bir işçi kod 29 ile atıldığında işsizlik maaşı alamıyor. Kod 29 ahlaki ilkeleri kapsadığı için işçi kolay kolay iş de bulamıyor. Yani açlığa mahkûm ediliyor.

Bir işçinin bütün geleceği bir işverenin insafına terkediliyor.

Fotoğraf: Arif Kılıç