SAVAŞIN VE FAŞİZMİN NE OLDUĞUNU İZLEYİN VE GÖRÜN!
Sinema tarihinde çok fazla bilinmeyen yönetmen Elem Klimov’un bu filmi, Sovyetler Birliğinin çözülmesinden önce çekilmiş savaş karşıtı bir filmdir. Senaryosu, yazar Ales Adamoviç’in ” Kathyn’in Öyküsü” kitabından, yönetmen Elem Klimov ve kitabın yazarı Ales Adamoviç tarafından uyarlanarak hazırlanmıştır. Kathyn’ in köyünde insanların canlı canlı yakılışı filmin çıkış noktasıdır.
Film, İkinci Dünya Savaşında 13 yaşlarında bir çocuğun, savaş süresince partizanlara katılarak verdiği mücadeleyi anlatıyor. Klimov ve Adamoviç bu filmdeki sahnelerin gerçek olduğu konusunda ısrarcıdır. Gerçekten de Sovyet Belarus’unda Nazilerin 1943’ de yaptığı katliamları anlatan filmde, o kadar gerçekçi sahneler var ki bu sahneleri yıllar geçse de unutamıyorsunuz. Çok gerçekçi bir arka planla çekilmiş, oldukça sert ve can yakıcı bir film…
Savaşın insanlar üzerinde ki fiziksel ve manevi etkisini bu kadar çarpıcı anlatan az film vardır. Bu film sınırsız kötülüğün ne olduğunu, nelere sebep olduğunu beyninize çıkmamacasına kazır. Savaşın tüm dehşetini, yıkımı, insanlarda oluşturduğu felaketleri evrensel bir dille anlatır. Bu nedenle de savaş karşıtı filmlerin zamansızı ve en çarpıcısıdır.
Filmin oyuncuları, Aleksey Kravchenko, Olga Mironova, Lyubomiras Lautsyavitçus, Vladas Bagdonas, Yurs Lumiste, Viktor Lorents, Kazimir Rabetskiy, Yevgeniy Tiliçeyev, Aleksandr Berda. Filmin müzikleri Oleg Yançenko’ya aittir.
Filmde ki tüm oyuncular çok üstün performans gösterirler. Kasabada, köylerde oturan masum insanları, cephe gerisinde mücadele edenleri, erkek- kadın, çocuk, genç- yaşlı demeden ahırlara kiliselere kapatıp, üzerlerine önce el bombaları atıp, sonra da alev saçan makinalarla yakan Nazilerin yüzündeki nefret ve üstünlük duygusunu oyuncuların yüzünden okursunuz.
Film, Aleksei Kravchenko’nun inanılmaz performansı ile canlandırdığı Flyora’nın savaş alanlarında kazı yaparak bir takım askeri malzeme ve silah bulması ve annesinin tüm itirazlarına rağmen partizanlara katılmaya karar vermesi ile başlar. Burada Flyora’ya botlarını kendisinden daha yaşlı bir partizana vermesi söylenir. Genç ve tecrübesiz olduğundan bunu kabul eder ancak geride bırakılır. Partizanların gerisinde kalan Flyora, ormanda Glasha adlı genç bir kızla tanışır. Onunla cinselliği keşfedip, vakit geçirirken kendini bir Nazi saldırısının ortasında bulur. Bu saldırıdan kaçmayı başarsa da cephe gerisinde ki korkunç katliamların, tecavüzlerin ve dipsiz bir kötülüğün içinde savrulur.
Glasha, Naziler tarafından yakalanarak tecavüze uğrar.
Flyora gülmeyi ve güldürmeyi seven bir gençtir. Ancak savaş sürecinde yaşadıkları onu değiştirecek, nefret yüklü biri haline getirecektir.
Savaşın son dönemlerinde Almanlar artık yenilmiş kaçmaya başlamıştır. Tecavüz edilen kadınlar, savaşın yaralarını sarmak adına, bu işkence ve vahşi katliamları yapan Almanlardan yakalayabildiklerini kurşuna dizerler.
Yönetmen Elem Klimov, bu filmden sonra başka bir film çekmemiştir. 2001 yılında bu konu ile ilgili olarak: “Film çekmeye ilgimi kaybettim… Mümkün olan her şeyi yaptığımı hissediyorum” demiştir.
Savaşın, utancın, karanlığın ve kötülüğün en dibini gösterirken, bu dipten çıkmak için her zaman bir yolun olduğunu da bize hissettiren, unutulmazlar arasında ki bu filmi izlemenizi öneririm.