GAGARİN: FİRST IN SPACE

Gamze Güven
1.740 views

“Gezegen aklın beşiğidir, ama insan sonsuza kadar beşikte yaşayamaz.”  Konstantin Eduardovich Tsiolkovski’nin bu ünlü sözü ile başlar film.

GAGARİN: FİRST IN SPACE, uzaya ilk çıkan kişi olan Sovyet Kozmonot Yuri GAGARİN’in hayatını, 1961 yılında VOSTOK 1 kapsülü ile yaptığı 108 dakikalık efsanevi yolculuğunu, bu yolculuğun öncesi ve sonrasında yaşananlar ile birlikte anlatır. Filmde anlatılan gerçek yaşam ve başarı öyküsü çok önemlidir çünkü, GAGARİN bu başarısıyla birlikte dünyada uzay çağını başlatmıştır. O günlerin SSCB’sini de yansıtan film çok güzel bir biyografik dram filmi olmasının yanında, tarihsel bir ilki anlatıyor olması nedeniyle de aynı zamanda tarihi bir dönem filmidir.

Filmi Pavel Parkhomenko yönetmiş, filmin senaryosu Oleg Kapanets tarafından yazılmıştır. Müzikleri de George Kallis tarafından yapılmıştır.

OYUNCULAR   :

Filmde; Inga Strelkova Oboldina,  Mikhail Filippov , Vilademir Steklov, Viktor Proskurin, Nadezhda Markina rol almıştır.

KONUSU         :

Film, Yuri Gagarin’in 9 Mart 1934 yılında başlayan ve sadece 34 yıl, yani kısacık süren hayatı, uzaya giden ilk insan olma yolunda ki yolculuğu anlatılır. “Binlerce insan uzaya gidecektir, ancak sadece ilk giden hatırlanacaktır.” der filmde German. Evet GAGARİN uzaya gidip dönmeyi başaran ilk insan olacaktır ve sonsuza kadar da hatırlanacaktır.

SSCB’ nin Sergey Pavloviç önderliğinde ki Sovyet Uzay Programı için 3000 kişi içinden seçilen 20 kişiden biridir Yuri Gagarin. Seçildiğinde henüz 27 yaşındadır. Uzay yolculuğu için verilen ve üç aşamalı olarak yürütülen psikolojik ve fiziksel olarak çok zorlu olan bir eğitimi bitirmeyi başaran tek kozmonottur. Gagarin’le birlikte diğer uçuş adayı kozmonotların eğitimlerde ki çektikleri zorlukları da izleriz bu filmde. Bu zorlu eğitimlerde sıfır hata prensibi ile çalışılır. Çünkü “gökyüzü hataları asla affetmez.”

Gagarin, büyük bir bilinmezliğe gidecektir. Geri dönüp dönemeyeceğini kimsenin bilmediği, dönerse de aklını kaçırmış olarak dönme ihtimalinin olduğu bir yolculuk! Film izleyiciye, bu psikoloji içinde nasıl yaşanır diye sorgulatır. Ama Gagarin inanılmaz bir metanet ve cesaret simgesidir. Bir sahne de Sergey Pavloviç, eğitim esnasında 10 gündür uçuş kabininde beklemekte olan sırılsıklam ter içinde ki Gagarin’e “-Ne düşünüyordun? diye sorar. Gagarin “- Geleceği düşünüyordum.” diye cevap verir. Pavloviç şaşkın; “-Gelecek mi herkes geçmişini düşünür sense geleceğini, geleceğinse parlak!” cevabını verir.

Gagarin’in çocukluğu, ailesi, sonrasında karısı ve iki kızı ile olan ilişkisi de filmde, geçmişe kısa dönüşler yapılarak anlatılır. Gagarin’in annesi ve babası kolektif bir çiftlikte çalışır. Baba Aleksey İvanoviç Gagarin, marangoz ve tuğla yapıcı, annesi Anna Timofeyevna Gagarin ise bir sütçü olarak çalışmaktadır. Yuri, ailenin dört çocuğundan üçüncüsüdür. İki büyük kardeşi Naziler tarafından esir alınarak Polonya’ya götürülmüş ve bir daha geri dönmemiştir.

Yuri , yaşadıkları köyden çıkıp şehre giderek endüstri okulunda okumak ister. Babası onun bu isteğini sonuna kadar destekler ve şöyle der; “Hayat marangozluğa benzer, önce parçalara ayırırsın canın acır, sonra şekil alırsın yine canın acır ama eskisi kadar değil. Sonra şekil alıp zımparalandığında, yumuşak ve pürüzsüz, tertemiz olursun. Zımparalanmış bütün kalaslar aynıdır. Ama odunların kendi karakterleri ve kusurları vardır. Gitmek istediğinden eminsen git…”

Gagarin gider. SSCB de bir çiftçi çocuğunun kapitalist ülkelere kıyaslanamayacak bir biçimde ve düzeyde üstün eğitim almasının önünde hiçbir engel olmadığını gösterir.

SSCB’nin devam edecek uzay uçuşları için uzaydan geri döndüğünde gerçeği bütün çıplaklığı ile anlatacak dürüst bir kozmonota ihtiyacı vardır. Gagarin, şüpheci ve ihtiyatlıdır. Aklı başında, mantıklı ve dürüsttür. Psikolojik ve fiziksel dayanıklılığı yanında en çok da bu özellikleri nedeniyle uzaya gidecek olan ilk kozmonot olarak seçilir.

Gagarin’in tek aşkı, 1957 de evlendiği Valentina Ivanovna  ile olan ilişkisi, papatyalar ve iki kız çocuğu filme şahane  bir duygusal atmosfer ve romantizm katmıştır.  

Vostok-1 uzaya vardığında SSCB de ki coşku, döndüğünde yapılan karşılama ve babasının gözyaşları!.. İzlenmeye değer. Bu filmde tüm oyuncular üstün performansları ile göz dolduruyor.

GAGARİN, bu yolculuk öncesinde hislerini şu cümlelerle açıklar; “Tanıdığım ve tanımadığım tüm dostlarım, tüm ülkelerin ve kıtaların halkları! Birkaç dakika içinde güçlü bir uzay gemisi beni uzayın çok uzak enginliklerine taşıyacak. Başlangıçtan birkaç dakika önce sizlere ne söyleyebilirim ki? Şu an itibariyle tüm hayatım harika bir anda yoğunlaşmış gibi görünüyor. Bugüne kadar tecrübe ettiğim ve yaptığım her şey bu an için bir hazırlıktı. Uzun süredir tutkulu bir şekilde çalıştığımız testin, ha oldu ha olacak olmasını ifade etmenin ne kadar zor olduğunu anlamalısınız. Tarihte ilk kez yapılacak bu uçuşu benim yapmam gerektiği önerildiğinde neler hissettiğimi söylememe gerek yok. Bu sevinç miydi? Hayır sadece sevinç değil. Gurur? Hayır, sadece gurur da değildi. Çok büyük bir mutluluk hissettim. Kozmosa giren ilk kişi olmak, doğayla olan eşi benzeri görülmemiş mücadelede tek başına çarpışmak… Bundan daha büyük bir şey hayal edilebilir mi? Fakat bundan hemen sonra taşıdığım muazzam sorumluluğu düşündüm: İnsanların nesillerdir hayalini kurduğu ilk kişi olmak, insanlığın uzaya giden yolunu ilk döşeyen kişi olmak. Bu sorumluluk bir kişiye, birkaç düzine insana ya da bir gruba değil; Tüm insanlığa, bugüne ve geleceğe karşıdır. Tabii ki mutluyum. Sonuçta tarihte tüm çağlarda insan için en önemli mutluluk, yeni keşiflerde yer almaktı. Şimdi bu, yola çıkmadan önce sadece dakika meselesi. Sizlere ‘Tekrar görüşünceye dek’ diyorum sevgili dostlarım, tıpkı insanların birbirlerine uzun bir yolculuğa çıkmadan önce söyledikleri gibi. Hepinizi, bildiğim ve bilmediğim insanları, yakın arkadaşları ve bana yabancıları kucaklamayı çok isterim. Yakında görüşürüz!”

Bu sözlerde yapacağı bu inanılmaz yolculuğa dair her şey var. İşte bu film Gagarin’in bu sözlerle ifade ettiği hislerini size de hissettirir.   

GAGARİN 12 Nisan 1961 de yaptığı ilk uzay yolculuğundan sonra; “Uzay gemimle dünyanın etrafında uçarken, gezegenimizin ne kadar güzel olduğunu gördüm. Kardeşlerim, gelin onu mahvetmek yerine bu güzelliği besleyip arttıralım.” diye seslenmiştir insanlara. O günden bugüne gezegenimizin geldiği içler acısı duruma baktığımızda, Gagarin’in bu kapitalist, tüketici sistem içinde, insanların dünyayı mahvedeceği konusunda ki ön görüsünde ne kadar haklı çıktığı ortadadır.

Akıl, cesaret ve azmin umut aşılayan zaferini görmek için, bu filmi izlemenizi tavsiye ederim.