Doğama Dağıma Dokunma

Zeki Oğuz
676 views

Şehrimiz Konya’nın en güzel yerleri, Sarıoğlan’dan başlayarak bütün Taşeli’ni içine alan bölgelerdir. Bölgenin dağları, vadileri 1970 li yıllara kadar üzüm bağları ile kaplıydı. Bu tarihte gelen bir hastalık bütün bağları verimsiz hale getirdi. Yöre halkı, başta Taşbaşı köyü olmak üzere, geçimini bağcılıktan sağlayan Hadim ve Taşkent köyleri taşına toprağına sevdalı, bilinçli üreticilerdi. Bir yandan hastalık saran bağları yeniden verimli hale getirmeye çalışırken bir yandan da yeni ürünleri denemeye yöneldiler. Bunda da başarılı oldular, şehrimizin en güzel kirazlarını yetiştirmeyi başardılar. Kiraz bahçeleri yüksek rakımlı yerlerde olduğu için ürün geç olgunlaşıyor, iyi para kazandırıyordu üreticiye. Yalınçevre belediye başkanı kiraz şenliği yaptığında küçük bir kasa kirazla gönderiyordu davetiyesini. Şenlikten bir gün önce giderek, üreticinin sevincini paylaşıyor, pilav kazanlarının başında sabahlara kadar sohbet ediyorduk.

Çok geçmeden Dedemli, Gerez, Çal Dağı kiraz bahçeleri ile dolmuştu. Her yaz kiraz toplama mevsiminde Çaldağına, Çatal oluk çeşmesinin yakınlarına kamp yapmayı gelenek haline getirmiştim. Kimi zaman bir kiraz bahçesine kuruyordum çadırımı, kimi zaman bir dostum bahçe evinin kapısı açıyordu. Sabahları ballı kirazlarla dolu oluyordu tabağım.

Zamanla bağların önemli bir kısmını verimli hale getirmişti üretici dostlarımız. Bunun yanında arıcılık yapanlar da vardı. 20 bin arı kovanı vardı bitki örtüsü zengin, bahar aylarında bin bir çiçeğiin boy attığı bu dağlarda, yaylalarda.

Günümüzde Hadim bölgesinde yıllık 30 bin ton kaliteli kiraz, 49 bin ton üzüm üretiliyor.

Hal böyleyken bir şirket Çaldağının yakınlarındaki Şaban Dağında mermer ocağı açmak için müracaat ediyor. ÇED raporu almaktan kurtulmak için de küçük bir sahayı gösteriyor.  Konya Valiliği “ÇED raporu gerekli değildir” raporu veriyor. Aslında mermer ocağı açılacak saha çok daha fazladır. Şaban Dağının az ötesi Bolat ören yeridir ve bu dağda Roma dönemi kalıntıları ile doludur.

Ocak faaliyete geçerse tüm bu antik kalıntılar tümüyle tarihe gömülecek ama asıl çiftçinin onca emek verip ürettiği kiraz bahçeleri, bağlar, arı kovanları zarar görecek.

“ÇED raporu gerekli değildir” raporu veren Konya Valiliğine sormak istiyorum, Çataloluk’un buz gibi suyundan bir tas su içtiniz mi, bağlarından, bahçelerinden toplanan ballı üzümlerden, kirazlardan yediniz mi? Bir bahar ayında gidip bin bir çiçeğini kokladınız mı? Bunları yapsaydınız o raporu vermezdiniz. Gözü dönmüş mermer ocağı sahiplerine seslenmek istiyorum, para her şey değildir.

DOĞAMA, DAĞIMA DOKUNMA, ÇEK O PİS ELLERİNİ BU GÜZELLİKLERİN ÜZERİNDEN.

Şair dost Ahmet Gök’ün dizeleriyle bitirelim sözü.

“Mermer arayacak yer mi kalmadı

Bula bula bizim eli buldunuz

Bu yapılan doğru ise olmadı

Bizim kovandaki balı buldunuz”