Yönetmen : Akira Kurosava
Senarist : Akira Kurosava
Uyarlanan Eser : Dersu Uzala
Oyuncular : Yuri Solomin, Maksim Munzuk, Svetlana Danilchenko
ANLATIM DİLİYLE, AKLIMIZA VE YÜREĞİMİZE HİTAP EDEN DOĞA DOSTU BİR FİLM
Dersu Uzala; (1849-1908) Rus gezgini ve yazar Viladimir Arsenyev’in, aynı adlı kitabıyla dünyaya tanıttığı, tabiatla uyum içinde yaşayan, gezgin, avcı ve bilge bir kişidir. Dersu, ormanda her şeyi canlı olarak görmekte ve her birinin bir ruhu olduğuna inanmaktadır.
Akira Kurusava, Japon bir yönetmendir. Dünyaca tanınmış, filmleriyle birçok ödül almış ve bazı filmleri Amerika ve Avrupa’lı yönetmenler tarafından taklit edilmiştir.
Filmleri uzun ve pahalı olduğu için Japonya’da kolay kolay yapımcı bulamaz hatta bu nedenle intihar aşamasına gelir.
Bu zorlu dönemlerinde 1975 yılında, Sovyetler Birliğinde film çekme fırsatı bulan ünlü yönetmen, Vilademir Arsenyev’in kitabındaki Dersu Uzala karakterinden çok etkilenir ve ortaya hikayesi, anlatım biçimi ve diliyle fark yaratan bu film çıkar.
Viladimir Arsenyev’in anılarından yola çıkılarak çekilen bu film, ünlü Japon yönetmene En iyi Yabancı Film Oscar ödülü kazandırdırmıştır. Film, pek çok kaynakta sinema sanatının başyapıtları arasında gösterilmektedir.
Arsenyev, yüzbaşı olarak Kazak bölgesinin topografik ölçümlerini yapmak için bölgeye gelir. Bölgeyi bilen bir kılavuz ararken Dersu ile tanışır. Zaman geçtikçe Dersu”nun iyi bir avcı ve doğanın sesini duyan bir bilge olduğunu anlar.
Dersu çok İyi bir izcidir. Bölgedeki bütün hayvanları, bitkileri iyi bildiği gibi onlara son derece saygılıdır. Bir gün, kafiledeki Kazaklara havanın don yapacağını, ona göre giyinmelerini hatta bunun saatini söyler. Zaman yaklaştıkça hiçbir belirti görmeyen Kazaklar, Dersu ile dalga geçerler. Ancak tam da Dersu’nun söylediği zaman geldiğinde yoğun bir don başlamıştır.
Filmde olay örgüsü oldukça iyi kurulmuştur. Dersu’nun terkedilmiş bir kulübeye belki de hiç göremeyeceği insanların hayatta kalabilmeleri için kibrit, pirinç, tuz ve odun koymak istemesi Arsenyev’i şaşırtır. Bu tip olaylar Arsenyev’in gittikçe Dersu’ya daha çok saygı ve hayranlık duymasını sağlar. Filmin ilerleyen bölümlerinde, Arsenyev hayatta kalabilmek için Dersu’nun dediklerini sorgusuz sualsiz yapar.
Topografik haritalama bittikten yedi yıl sonra (kapitan)’la Dersu tekrar karşılaşırlar. Keskin nişancı olan Dersu”nun gözleri eskisi gibi görmemektedir. Arsenyev onun kendisinin yanında yaşamasını ister. Doğayla bir bütün olarak yaşamaya alışmış, onların dillerini konuşan bu bilge, sizce beton blokların arasında yaşayıp, “insanların” konuştuğu dili konuşabilecek midir?
Filmin uzun olmasına rağmen çok akıcı ve seyirciyi hiç sıkmayan bir anlatımı var. İzlerken zamanın nasıl bu kadar hızlı geçtiğini anlayamıyorsunuz.
Film, insanın doğayla bir bütün olması gerekliliğini vurgularken, insanın kendi yaşam alanına, doğasına, soluğuna verdiği tahribata da güzel göndermeler yapıyor. İnsanın doğanın efendisi değil, sadece ona muhtaç ve onun içinde var olmaya çalışan bir parçası olduğu gerçeğine de vurgu yapıyor.
Doğa ve insan ilişkilerini Akira Kurusova beyaz perdeye çok güzel aktarmış. Kendisine büyük yönetmen denmesinin boş bir laf olmadığını bu filmi izleyince bir kez daha anlıyorsunuz.
İnsanın doğaya verdiği zararın neticelerini en acı şekilde yaşadığımız bu günlerde, ders alınası nitelikte ki bu filmi izlemenizi öneririm.