İnanmanın ilk temeli güçlü kelimelerdir…
Sadece kendinin inanmasını sağlamak değil karşımda ki insanında inanmasını sağlamak için büyük ve güçlü kelimeler kullanmalısın.
Acaba insanlık tarihin de ilk yalanı nasıl söylendi, kim hangi kazanç için yalan söyleme ihtiyacı duydu.
Kimileri yalan söylemeye ihtiyaç duymazken kimileri su akışı gibi yalan söyler.
Sosyolojik ve psikolojik bir çok kitap yazılsa da hiçbir yalancı buna ihtiyaç duymaz.
Çünkü onlar yalanlarının meyvelerini toplamayı sever. Gereklidir ve söylenmelidir.
Doktor ölecek bir hastasını gözünün içine bakarak 3 günlük ömrün var demez, ölmeyeceğine inandırır bu da doktorun ihtiyacı.
Demek ki yalan zararlı ve çıkar için söylendiğinde kötüdür. Doğru bir amaç için her zaman yalan söylenebilir.
İnsanlığın yalan tarihine bir göz atalım o zaman.
Hayatın için de insan konuşmalarına bir bakın sizi ikna eden kişilerin nasıl konuştuğuna nasıl vurgu yaptığına hangi sözcükleri fazla ya da az kullandığına, izlerseniz eğer insan ilişkilerinin çoğunun kelimeler üzerine kurulduğunu görürsünüz.
“Ben seni öyle severim ki
Sen bile seni kıskanırsın.”
Şiir de belki de en güçlü güzel bir durumu anlatmak yazandan daha fazla yazılanda etki yaratır.
Güçlü bir sözcüğü ve duyulmak istenilenin sunulmasıdır.
Bir şirkette çalışana hedef göstermek için büyük harflerle tahtaya yazıp altını “güçlü” “zirve” “zaman” ve “başarı” yazarsanız çalışan motive edilmiştir.
Siyaset dünyasında bu konu özel öğretmenlerle kapalı kapılar arkasında yapılır.
Güzel konuşma bir durumu anlatma ve insanları sıkılmadan dinletme bir emek gerektirir.
Bazı insanların doğuştan yeteneği olduğu gibi bazı kişilere ihtiyaç halinde eğitim gerekebilir.
Kelimeler bir insanın yapmayacağı şeyler konusunda tam tersini yaptırabilir mesela pinti birisini parasını almak konusunda nitelikli bir dolandırıcı ikna edebilir donuna kadar soyulur ve uyandığında anca anlar durumunu.
Dünya siyasetinde başkanlar ve yardakçıları en büyük dolandırıcı türüdür. Çünkü hiçbir dolandırıcı ahlaklı ve dürüst bir insanla çalışmak istemez rahatsız olur. Kendi gibi tipleri bulur beraber organize ederler gizli işlerini.
Bugün ekranlara bakarsanız başkan ve çevresinde ki kişiler her şeyi çok net anlatır.
Büyük kelimeler güçlü ve karakterli bir sesle birleştiğinde en absürt yalanları bile insanlara pazarlayabilirsiniz.
Din bunların içinde en kullanışlı sosyal alanlardan biridir.
Sana cennet kavramı çocukluğundan beri zaten bilinç altına işleniyor sonrası sadece biraz daha işlemek ve senden yaratılmak istenilen sonuç ya sağımlık bir mürid daha da kötüsü bir cihatçı ya da canlı bir bomba yaratabilir.
İdeolojiler ihtiyacı olana kendi doğrularını öylesine empoze ederler ki doğru ve yanlış bu algının içine sıkışır kalır. Büyük idealler büyük hedefler büyük doğrular büyük kelimelerle anlatılır ki ölünceye kadar sorgulama ihtiyacı duymazsın.
Dünyada bunun en güzel örneği faşizmin Alman halkında yarattığı yıkıcı doğrular ve hedef dünya hakimiyeti.
Yine Nazizm’in ünlü propaganda üstadı ( üstat diyorum çünkü ülkelerde hala eserleri uygulanmakta) anmadan geçemeyeceğim Nazi iktidarının Halkı aydınlatma bakanı joseph Goebbels kötülüğün dünyadaki yaşamış insan hali diyebilirim bu insan için…
Bu kişinin ünlü sözü “Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır. Yalan, ancak Devletin halkı yalanın siyasi, ekonomik ve / veya askeri sonuçlarından koruyabileceği süre boyunca sürdürülebilir. Dolayısıyla, Devletin muhalefeti bastırmak için tüm yetkilerini kullanması hayati önem taşır, çünkü gerçek, yalanın ölümcül düşmanıdır ve dolayısıyla gerçek, Devletin en büyük düşmanıdır.” sözü Goebbels’e aittir.
Adolf Hitler alman halkına “kavgam’ kitabında hem tarihi hem de bulunduğu dönemin en büyük yalanlarını anlatarak kitleleri savaşa sürüklemiştir.
Amerika ikiz kuleler saldırısı tam bir yalan propagandasıdır.
Büyük bir sirk gösterisi yada sihirbazlıktır uzun uzun konuyu uzatmaya gerek yok başlangıç ve sonucunu gördük yaşadık.
Irak’ta kimyasal silahlar yalanı için iki milyon insan öldü.
Afganistan işgal edildi toprakları yağmalandı silahla girdiği her ülkeyi istikrarsız bıraktı.
Bu konuda en güzel örneklerinden biri Amerika hükümetinin Vietnam savaşında halkına son ana kadar yani 250 bin Amerikan askerin öldüğünü saklaması ve yenilgiden bir gün önce Amerika medyasında çıkan başarılı savaşın sürdüğünü ve düşman teslim olacak propagandası yani yalanlarını okuyabilirsiniz.
Vietnam savaşı dönemi Amerika başkanı J.F.keneedy suikastı da tarihsel bir yalan çarkıdır öyle ki Amerika mahkemesi suikastı yargılanmış sonucu 2050 tarinde açıklanacak şekilde bırakmıştır.
“Devletin söylediği hiç bir söze inanmam” bu benim görüşüm bir yerden mi duydum ya da okudum bilmiyorum.
Fakat devletler toplumu uyutmak için yalanlar söylemek zorundadır, “gazını almak” deyimi çokça kullanılır.
İktidarı kim ele geçirirse geçirsin kitleleri manipüle etmek için yalanı en güzel şekilde kullanmak zorundadır.
Din yalanını, milliyetçilik ve vatan toprağı yalanını ihtiyaç olduğunda kefesinden çıkarıp kullanmalıdır.
Ülkenin burjuvazisi bu yapıları oluşturmak ve yaşamasını sağlamak için besler büyütür ve kullanır.
Vatan ezilen ve sömürülen halklar için en büyük yalandır.
Bir başka ülkede emeğine daha çok ödeme yapılsın “vatan doyduğum yerdir” dersin.
Vatan sınırları için savaşmak sadece ülkede yaşayan zengin sınıfına arazi kazandırmaktan başka birşey değildir.
Şehitlik ve madalyaların en büyük yalan olduğunu yaşayan aileler bilir.
Ülkeler kendi tarihlerini yalanlar üzerine yazarlar savaşlar, barış dönemleri ülkeler arası anlaşmalar yalanlarla doludur.
Kore’de türk birliklerinin savaşması ve askerlerin ölmesi hangi anlaşmaya dayanır.
Bu anlaşmadan halkın haberleri var mı?
Ya da Osmanlı tarihi istilacı ve haraç üzerine kurduğu savaşları nasıl kahramanca gösterir günün tarihçileri…
Devşirme denilen çocuklar işgal bölgesinde üç çocuğu olan her ailenin bir erkek çocuğunun Osmanlıya haraç bedeli vermesi değil mi?
Günümüz tarihçilerinden olan İlber Ortaylı bile bu gibi olayları bir destan olarak anlatmıyor mu?
O kadar çok yalanlarla kuşatılmışız ki doğru ve yalan çizgisi kaybolmuş.
İkili İlişkilerimiz bile yalan üzerine kurulmuş evleninceye kadar o kadar çok yalan söyleniyor ki ilk ayın sonunda boşanma için mahkemeye başvuruyor insanlar.
Yalansız bir yaşam döngüsü için insanın ağzından çıkan her kelimeyi anlayarak dinleyin, anlamadıysanız tekrar sorun çünkü yalan sevginin içinde bile var…