Toplumların Yozlaşması

Hayati Uçar
212 views

Toplumların yozlaşması.

Gelişmiş toplum nedir?
Toplumları ne geliştirir ki? Biz bu topluma gelişmiş diyoruz.

Peki gelişmiş toplum yozlaşır mı?

İlk önce bir toplumun neler oluşturur ona bakalım ;
Ya da bunun tam tersi gelişmiş toplumların yozlaşması nasıl gerçekleşir.

Toplumsal yozlaşma, bir toplumun ahlaki, kültürel ve sosyal değerlerinde meydana gelen çözülme veya bozulma olarak tanımlanabilir. Bu durum, bireyler arasındaki güvenin azalması, adaletsizliklerin artması, liyakatin yerini kayırmacılığın alması ve toplumsal normların erozyona uğraması gibi sonuçlar doğurabilir.

Toplumsal yozlaşma, genellikle ekonomik eşitsizlikler, siyasi istikrarsızlık, eğitim sistemindeki eksiklikler ve kültürel değerlerin zayıflaması gibi faktörlerle tetiklenebilir. Bu süreç, toplumun uzun vadede refahını ve huzurunu tehdit edebilir.

Ancak, toplumsal yozlaşmanın önlenmesi veya tersine çevrilmesi mümkündür. Bunun için şeffaf ve adil bir yönetim, eğitim sisteminin güçlendirilmesi, toplumsal dayanışmanın artırılması ve ahlaki değerlerin yeniden canlandırılması gibi adımlar atılabilir. Toplumun her kesiminin bu sürece katkıda bulunması, yozlaşmayla mücadelede kritik bir rol de oynayabilir.
İlkel toplum dediğimiz topluluk; kan bağı ile bir birine bağlı erkek, kadın, yaşlı,ve sakat olsun  ortak komünal sistem içinde yaşayan insan topluluğuna diyoruz.
Avcı toplayıcı , ilkel inançları ve basit ritüelleri olan daha kültür gelişimini tamamlamamış bir yaşam biçimi diyebiliriz.

Modern topluma kadar birçok şekil değiştiren ve coğrafik, toplumsal inanç değişimlerinden etkilenen ulus devletlerin çoğunluğu olan zaman -mekan çağında yaşıyoruz.

Çünkü burada toplumları anlatmaya kalkarsak çok uzun bir yazısı olur konu özü yitirilir.

Yozlaşma dediğimiz şey var olan bir yapının geçirdiği süreç içinde yıpranması ve bu yıpranma sonucunda bulunduğu koşuldan farklı bir duruma evrilmesidir.

Yıpranma sonucu eskimek yine de Öz’ünü korur da yozlaşma kökten yıkıma kadar götürüren bir sonuçtur.

Bizim konumuz yozlaşmanın ideolojik ve karakter olanını analiz etmektir.

Türkiye toplumu çok kültürlü mozaik bir toplum olsa da, bunu fark etmek için bile belirli bir kültür birikimine sahip olman gerekir.
Bulunduğun ailenin ırkını, dilini, kültürünü ve tarihini iyi bilmelisin.
Her ne kadar üst ulus tarafından asimileye ugrasan da bir tarihçi gibi kökenlerine inmeli ve kendini bulmalısın.
Bunun üstüne inşa edeceğin ideolojik bakış seni ayaklarının üstünde tutacaktır.

İster ulusal, ister enternasyonalist olarak yoluna devam edersin.

Düşüncelerin için vereceğin savaş seni olgunlaşma sürecinde dönüşümünü sağlasa da asıl vereceğin savaş öğretiler ve senin aranda geçecektir.
Burada bilginin ve karakterin yani donanımın nereye gideceğine karar verecektir.
Bir düşüncenin en aktif militanı olmak ve bu uğurda mücadele vermek güzel bir değer olsa da savaşın koşulları, hapishaneler, işkence ve yaşam koşulları sende erozyon yaratabilir.
Her erozyon göçükler yaratmaz dayanaklarla güçlendirirsen sağlam kalmaya devam eder.
Burada bahsedilen ideolojik kişisel güvensizlik ikna olmaman ve şüphe duyman kısa sürede seni eksiltecektir sonrası çürümeyi bekleyen yozlaşma başlar.

Radikal olarak tavır aldığın karşı çıkıp eleştirdiğin kişiye dönüşmeye başlarsın. Basit ve avam.

Her kişi ideal tip ya da entelektüel olmak zorunda değildir.
Sıradan bir insan olarakta yaşayabilirsiniz.
Bunu hiç kimse yargılamaz.
Fakat kendi hayatının dibinde debelenirken örnek olduğunu düşünmek ve genç nesillere hedef belirtmek oldukça yanlıştır. Sonra sorarlar sana “peki sen neden böylesin” diye.

Kimse geçmişini inkar etmese de geleceğini ve elinde tuttuğu anı inkar edebilir. İç çatışması kendi ile savaşıyorsa ve bu yozlaşma içinde devam ediyorsa söyleyecek hiçbir şeyi kalmamıştır.

Kumdanan çok güzel heykeller yapan sanatçılar vardır.
Kullanılan mamül bellidir, bir şekle giren kum dayanabildigi kadardan sonra rüzgar ve kuruma sonucunda tekrar kum taneleri olarak kumsaldaki yerini alacaktır.
Kendini kurtarıcı gören uğrunda bedeller ödeyen kişiler hayal kırıklıkları sonucu sıradan bir insandan daha yıkık bir viraneye dönüşmektedir.

Kötü toplumsal dönüşümler de karşı çıkış şansını yitirdiği için kızgınlığı iktidarlardan halka doğru yön değiştirmiştir ve bu kolaydır “cahil uyutulmuş”olarak yargılayıp içki masalarında kendini haklı çıkarmak.

Biz toplumun yozlaşması olarak sadece “öncü” kişilerin değişiminden bahsetmiyoruz.
Yargımız aydınlanmış beyinlerin değişimi ve tekrar özüne dönmesini doğal ve değişimin sadece ileri olmadığını bildiğimiz içindir.

Türkiye toplumunun Kemalizm örtüsünün altında asıl karakteri Osmanlı taşrasının oluşturduğu gerçek toplum yatar kurnaz okumadan bilen güçlüye biat eden “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyen Rus edebiyatının en önemli karakteri olan “Mujik” sınıfı yani köylü karakterli bir toplumdur.
Din adamları tarafından iyice yoz bırakılan bu toplum İsmet İnönü’den Tayyip Erdoğan’a kadar özüne dönüştürümektedir.
Başarılı bir çalışma dememize gerek bile yok.
Toplumların aydın gelişmesi her zaman zor ve meşakkatlıdır.
Fakat yıkım çok kolaydır, hele iktidarı ele gecirirsen ana okullarına bile imam atar eğitim olarak bunu dayatırsan gelecekte aydın bir nesil göremezsin.
Köle doğan kuşakların sorgulamadan çocukları köleliği doğal kabul eder.
“Kutsal devlet, devlet ana” gibi dokunulmaz alanlar yaratılır.

Toplumsal erozyon için iktidarın çanağından beslenen toplum bilimcilerin kitleleri uyutmak gibi yâda manipüle etmek için çeşitli senaryoları mevcuttur.
Toplumsal krizleri basit olay gibi göstermek yada uydurulmuş bir olayı abartılı bir biçimde sunum yapmak ve sürekli gündemde tutmak bunu kitleler fark etmez her hafta oynanan futbol karşılaşmaları, kumar türü çekilişler ve kendi oluşturduğun terör olayları tabi ki muhalefetin cımbızla seçilmiş sözlerinin medya aracılığıyla kullanılması.
Bunlar uyku hapları olarak günlük haftalık olarak alınması belki iktidarı kurtarır fakat zombi bir toplum yaratır.

Bağımsız kültür çabası bireyi bir yere kadar götürse de kültür paylaşımı ve örgütlü hale gelip karşı direnç yaratarak en azından yeni yetişen meraklı gençliği kazanmak gerekiyor.
Tümden bir nesili yok saymak umutsuzluktan başka birşey değildir.
Yozlaşmanın karşılığı kültürel devrimdir.