Bekir Sami Beyler, Millî Mücadele içinde önemli işler yapmış kişilerdir. Milli Mücadele içinde aynı isimde Çerkez kökenli üç Bekir Sami Bey vardır.
Birincisi Ödemiş Kaymakamı olan Bekir Sami Barandır. İzmir’in işgali sırasında Ödemiş Kaymakamı olan Bekir Sami Baran, Milli Mücadelenin örgütlenmesinde başta tarafsız kalmasına karşın sonra ikna olmuş ve Ödemiş’te kurulan Milli Hükümetin başkanı seçilmiş bir kişidir. Daha sonra Kırşehir Valiliği de yapan Bekir Sami 1893 yılında Erzurum’un Pasinler ilçesine bağlı Aha Köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Topkapı sarayı müstahdemlerinden Hacı Selim Efendi’dir. Yerebatan Rüştiyesi ve Mercan İdadisini bitirdikten sonra 1914 yılında Mülkiyede okurken Balkan Harbinin çıkması üzerine gönüllü olarak savaşa katılmıştır.
İlk görevi İzmir’in Karaburun ilçesine bağlı Mordoğan nahiye müdürlüğü olan Bekir Sami 1919 yılında İzmir Valisi Kambur İzzet tarafından Ödemiş kaymakamlığına getirilir. Bazı kaynaklarda, taze kaymakam Bekir Sami, Yunanlıların İzmir’i işgal etmeleri üzerine kaymakamlıkta toplantıyı düzenler ve işgale karşı ilk tepkinin oluşmasında yer alır. Ödemiş’te İlk kurşun savaşını örgütlemiş olan Ali Orhan İlkkurşun’a ve tarihçi Alev Çoşkun’a göre ise, Kaymakam Bekir Sami Milli Mücadele örgütlenmesine baştan karşı çıkmış ve bunun sonucunda, Kaymakamlıkta toplantı yapılmayarak, Jandarma Komutanı Yüzbaşı Tahir Beyin odasında ilk toplantı yapılmıştır. Albay(Miralay) Bekir Sami Günsav’a göre de, Bekir Sami Baran önceleri ulusal direnişe karşıdır. Avukat Hamit Şevket Bey ve Miralay Bekir Sami’nin emrindeki Yüzbaşı Rasim Bey’in telkinleriyle ulusal direnişe katılır. Büyük olasılıkla o günün koşullarında Ödemiş Kaymakamlığına yeni tayin edilmiş olan Bekir Sami Baran, İstanbul hükümetinden ve İzmir Valisinden izin almadan ya da o kişilerin emri olmadan böyle bir direnişe cesaret edememiştir. Daha sonraki girişimlerde ise, Kuvayi Milliye’nin yanında yer almış, Ödemiş’te kurulan Milli Hükümetinde başkanı olmuştur. Ödemiş işgal olduktan sonra Alaşehir’e, oradan da İstanbul’a gider. Bir süre sonra Bursa’daki adaşı Albay Bekir Sami Günsav’ın yanına gelir ve Nallıhan Kaymakamlığına atanır. Milli mücadele sonrası Kilis, Karaman ve Bor kaymakamlıklarında bulunur. Devamında Çankırı, Van, Maraş, Yozgat, Ordu ve son olarak da Kırşehir’de valilik yapar. Yozgat Valiliği sırasında Mustafa Kemal’i karşılarken karla kaplı yolları temizletmesi üzerine, bu durumdan memnun olan Atatürk tarafından “Baran” soyadı kendisine verilir.
Diğer Bekir Sami ise, eski Beyrut Valisi Bekir Sami Kunduh’tur. 1912 yılında Trabzon Valiliği görevinde de bulunmuştur. İttihat ve Terakkinin “sopalı seçimler” denilen seçimlerde halka İttihat ve Terakki’ye oy vermeleri için baskı yaptığı iddiasıyla hakkında pek çok şikâyette yapılmıştır. Daha sonra Ermeni Tehciri nedeniyle hakkında işlem de yapılmış bir ittihatçıdır. Bekir Sami Heyeti Temsiliye üyesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldıktan sonra, Dış İşleri bakanı olur. Milli Mücadele sırasında Londra konferansına Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni temsilen giden heyetin başkanıdır.
Mahmut Esat Bozkurt, Bekir Sami Beyin başkanlığında Londra konferansına giden heyette bulunduğunu ve Bekir Sami Beyin Çerkez devleti kurmaya çalıştığını iddia etmektedir;
“Hiç unutmam, bağımsızlık savaşları sırasında, Londra konferansına Ankara hükümeti tarafından gönderilen murahhas heyeti arasında İzmir milletvekili sıfatıyla ben de bulunuyordum. Reisimiz olan Çerkez Bekir Sami’nin işi gücü Kafkasya’da bir Çerkez devleti kurdurmak olmuştu. Hâlbuki biz Türk istiklalini kurmaya memur idik.”(1) Mahmut Esat Bozkurt’un bu değerlendirmesini çok sübjektif bulduğumu belirtmek isterim. Mahmut Esat, bu eleştiriden yola çıkarak Türk olmayanlara güvenmeyelim ve sadece Türklerle çalışalım gibi faşizan/ırkçı bir bakış açısına gitmektedir. Bunun yanında Bekir Sami Beyin, Çerkez milliyetçisi olduğu ve Kafkasya’nın bağımsızlığı ve Kafkasya’da bir Çerkez devleti oluşturmaya çalıştığı da bir gerçektir. Muhittin Ünal, “Kurtuluş Savaşında Çerkezlerin Rolü” adlı kitabında Bekir Sami Kunduh’u överken, “Bir taraftan Türkiye’nin bağımsızlığı için çalışırken diğer taraftan da Kafkasya’nın bağımsızlığı için mücadele etmiştir”(2) diyerek Mahmut Esat Bozkurt’u doğrulamaktadır. Büyük Millet Meclisinin dışişleri bakanı olarak Londra’ya giden Bekir Sami Beyin Kafkasya ve Çerkezler için çalışma yapmasının ne kadar doğru bir yaklaşım olduğunu da okuyucunun takdirine bırakmak istiyorum.
Bekir Sami Bey başkanlığında Londra’daki Konferansın sonuçsuz kalması üzerine, konferansa katılan ülkelerle ikili anlaşmalar yapılmaysa çalışılmış, İngiltere, Fransa ve İtalya delegasyonu ile ayrı ayrı anlaşmalar kabul edilmişti. Atatürk yapılan bu anlaşmaları kabul etmedi. “Atatürk’ün karşı çıkışının temel nedeni, antlaşmaların özünde İtalyan, Fransız ve İngilizlere ekonomik ve siyasal bazı ayrıcalıkların tanınmasıydı.”(3)
Sadun Tanju, “Atatürk’ün Yanındakiler Karşısındakiler” isimli kitabında Bekir Sami Kunduh için Mustafa Kemal Paşa’nın “Ne yazık ki, bu düşünceler, Türk Ulusunun gerçekleştirmek için çalıştığımız amaç ve ülküsünü Bekir Sami Beyin tam olarak kavradığı ve ona göre iş gördüğü yolundaki kuşkuları giderecek nitelikte değildi”(4) dediğini yazmaktadır.
Tokat Milletvekili olarak iki dönem mecliste yer alan Bekir Sami Kunduh, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kurucularındandır. İzmir Suikastı davasında yargılanmış, suçsuz olduğu anlaşılmış ve beraat etmiştir. Bu olaydan sonra siyasetten uzaklaşıp İstanbul’da sakin bir yaşam sürmüştür.
Bekir Samilerden benim için en önemlisi, Ege’de Milli Mücadeleyi örgütlemeye çalışan Bekir Sami Günsav’dır.
Bekir Sami (Günsav)ın 17. Kolorduya tayininde Rauf Orbay’ın katkısı olduğu bilinmektedir. Rauf Bey, Bekir Sami’ye, Ege’de başsız kalan ordunun başına geçmesi gerektiğini belirtir ve Mili Savunma Bakanı/Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa ve Genel Kurmay Başkanı Cevdet (Çobanlı) Paşa ile görüşüp tayin işini halledeceğini söyler.
Teklifi kabul eden Bekir Sami Bey, ertesi gün Harbiye nezaretine gider.
“Milli Savunma Bakanı Şevket Turgut Paşa’ya veda etmek üzere odasına girdim. Paşa, 1910 senesinde Makedonya Tedip Kuvvetleri Komutanı iken ben yüzbaşı rütbesiyle yanında çalışmıştım. Beni çok iyi karşıladı ve sordu.
-Ülkenin ve ordunun durumunu, İzmir’in işgal faciasını biliyorsunuz. Size hiçbir emir vermiyoruz. Anadolu’da ne yapmayı düşünüyorsunuz?
-Vatanım neyi emrediyorsa onu yapacağım. Gönlünüz rahat olsun Paşam, dediğimde duygulandı.
Paşa, sessizce çekmecesini açtı, içinden 1.000 lira kağıt para çıkarıp bana verdi. Gözleri yaşarmış, ağlıyordu. Eliyle kolumu tutup şöyle dedi.
-Allah, başarılı kılsın oğlum. Vatanın çıkarı neyi gerektiriyorsa onu yap. Hükümetin belki seni koruyamaz. Belki güç durumlara da düşebilirsin. Yılma, üzülme, vatan kendisine hizmet edenleri ölseler de unutmaz ve onları aziz tanır. Askerleri ve subayları toplayınız. Fakat zorunlu olmadıkça Yunanlılarla çarpışmaya girmeyiniz.”(5)
Ayvalık Mıntıka Kumandanı Kaymakam Ali’ye (Çetinkaya) göre de Albay Bekir Sami bey’in 17. Kolordu Komutanlığa tayin edilmesi doğru idi. Sadece Ali Çetinkaya’ya göre Harbiye Nazırlığı geç kalmıştı. Ama Osmanlı’da Harbiye Nazırlığı o günlerde zor bir görev yeriydi ve sıkça değişiyordu. Nitekim Şakir Paşa’nın yerine 19 Mayıs 1919 tarihinde atanan Şevket Turgut Paşa’da ancak 10 gün görev yapabiliyor ve 29 Mayıs 1919 tarihinde Milli Mücadeleye destek verdiği gerekçesi ile görevden alınıyordu.
Bandırma’ya giden Bekir Sami ve yaveri Yüzbaşı Selahattin, şehrin Yunan bayrakları ile donatıldığını görür ve şaşırırlar. Bandırma’da 61. Tümen bulunmaktadır. Tümen komutan vekili ve Kalem Reisi Yarbay Refet’e Yunan bayraklarının derhal kaldırılmasını emreder. Tümen Komutanı Yarbay Refet’te, bu emri yerine getirir, karşılığında, Bekir Sami Bandırma’dan ayrıldığında “Memlekette fitne çıkarıyor” diye Bekir Sami’yi İstanbul’a şikayet eder.
Milli Teşkilat kurulması için her yerde çalışmalar yapmaya başlayan Miralay Bekir Sami’ye ilginçtir ki, Padişah ve yandaşlarıyla Hürriyet ve İtilaf Partilileri tarafından “Bolşevik” olduğuna dair suçlamalar yapılır. İstanbul hükümeti dışında, Rum metropolitliği ve Fransız temsilciliğine de “Bolşevik Bekir Sami” diye ihbarlar yapılır.
Alaşehir’e gelen Bekir Sami, burada gönüllü toplarken, Alaşehir’e gelen dört hoca tarafından, Yunan ordusunun Padişahın daveti üzerine geldiğini ve karşı çıkılmaması gerektiğini, Yunan ordusuna karşı çıkmanın Padişaha karşı çıkmak olduğunu ve direnmeye kalkanların kötü niyetli olduğu yolunda propaganda yapıldığını görünce bu hocaların cezasını ibret olsun diye kendi verir.
“Bekir Sami Bey’in aleyhte propaganda yapan hocaların cezalarını verişini Yüzbaşı Selahattin hatıratında şöyle anlatıyor:
Bekir Sami Bey, hocaların Kaymakamlık binasının önüne getirilmesini istemişti. Biz atlara binip Alaşehir Hükümet konağının önüne geldiğimiz zaman, Kaymakam, jandarma Kumandanı ve dört hoca oradaydı. Kumandan sordu:
-Hocalar bunlar mı?
Birisi: -Evet bunlar dedi.
Bu karşılığı alır almaz ani bir hareketle belinden çektiği tabanca ile dört hocayı da yere serdi.”(6)
O günün koşullarında her şey çok zor ve kimsenin ne yapacağı pek belli değil idi. Bekir Sami Bey anılarında Ödemiş’te Jandarma komutanı Tahir Fethi Bey’in Mestan Efe’nin askeri danışmanlığına verdiği Yüzbaşı Rahmi Bey’in perişan bir halde kendisini Alaşehir’de bulduğunu söyler.
“Tahir Fethi Bey’in emri ile vazifeli olarak civarda Yunanlıları gözlüyorduk. Yanımızda 100 kişilik bir kuvvet vardı. Yunanlılar uykudayken yakaladık. Ben saldıralım dedimse de Mestan Efe kabul etmedi. ‘Sen git, biz Yunanlılara teslim olacağız’ cevabını verdi. Şaşırdım ve karşı koydum ama vazgeçiremedim. Beni de adamakıllı dövdüler. Mestan Efe sık sık ‘Yunanlılar Padişah efendimizin daveti üzerine gelmişler’ diyordu.”
Mestan Efe, Turgutlu’da bulunan Yunan ordusuna gidip teslim olur. Dağlarda efelik yapanlar bile korkmakta ve etkili düşman propagandasının etkisinde kalmaktadırlar.
Ödemiş’te ilk kurşun halk tarafından örgütlenmiş Yiğit Ordusunca atılmıştır. Ancak Ödemiş’te Zeybekler, efeler kendilerinden beklenen hizmeti verememiş, bir kısmı çarpışmaya bile katılmadan sıvışmış, bir kısmı ise, çatışmaya katılmışsa da yeterli direnç gösterememiştir. Bu durumda Bekir Sami tarafından tespit edilmiştir.
Bekir Sami Bey, pek çok kez olumsuz kişilerle ve olumsuz olaylarla karşılaşmasına karşın umudunu hiç yitirmez. Bekir Sami beyin direnci ve umudu sonucunda Ege’de Milli Mücadele bir noktaya gelebilir. Çerkez Ethem’i de Milli Mücadele içine sokmak için teşvik edenlerden biri olan Bekir Sami Bey, Yunanlılara karşı bir direniş hattı kurar.
İki kez İstanbul’a geri çağırılmasına karşın, çeşitli gerekçeler ileri sürerek gitmez. Nemrut Mustafa Paşa’nın Bursa Valiliğine atanması üzerine, Nemrut Mustafa’nın bir konuşmada, subay ve erlerin meşru olmayan savaşlarda ölmesinin köpek ölüsünden farklı olmadığı ve şehitlik mertebesine erişemeyeceklerini söylemesini çok iyi kullanmış ve askerde infial uyandığını ileri sürerek, Nemrut Mustafa Paşayı İstanbul’a geri yollamıştır.
“Yazılı tebligatımı alan Merkez Kumandanlığı, vilayeti sardıktan sonra yazıyı valiye tebliğ ettiğinde, ‘Ben Padişah emriyle geldim. Sami’nin emriyle gitmem’ diye diretmişse de subayların silahlarını çekip öldürmeye teşebbüs etmesi üzerine eşyasını toplayarak vilayetten ayrıldı. Gece otelde kaldı. Ertesi gün de Mudanya’ya ve oradan da İstanbul’a gönderilmiştir.”(7)
Bursa’nın işgali üzerine Bekir Sami Bey görevinden alınır. Savaşmadan Bursa’yı terk etmekle suçlanır. Mustafa Kemal mecliste Bekir Sami Bey’i savunur. Hatta Bekir Sami Beyin hatasının “Bursa’yı savaşmadan terk etmesi değil, emri gereğince bir gün önce terk etmemesidir” der.
Mustafa Kemal tarafından, Antalya Bölge Komutanlığına atandıktan yaklaşık 4 ay sonra, yine Mustafa Kemal tarafından Kuzey Kafkasya delegeliğine tayin edilir. Bekir Sami, Trabzon’a ulaştıktan sonra Kazım Karabekir Paşa’ya haber yollar ve Kuzey Kafkasya’ya gitmesi gerektiğini söyler. Kazım Karabekir, yolların tehlikeli olduğunu söyleyip, burada kalmasını ve kendisini Kars Müstahkem Mevki Kumandanlığına tayin edebileceğini söyler. Bekir Sami Bey burada hata yapar. Kazım Karabekir’in önerisini kabul eder. Mustafa Kemal, buna izin vermez ve Bekir Sami, Daday’da zorunlu ikamete tabi tutulur. Bir daha görev alamaz, kendisine son kez 6 Haziran 1922 tarihinde önerilen 6. Depo Alay Komutanlığı görevini de Kolordu komutanlığı yapmış bir kişinin Alay komutanlığı yapmasının mümkün olmadığını söyleyerek kabul etmez. Emekli olup İstanbul’a döner. Ali Fuat Paşa’nın yardımıyla Devlet Demiryollarına girer ve ölünceye kadar burada çalışır.
Kazım Karabekir, Mustafa Kemal çatışmasının arasında kalan Bekir Sami Bey iyi niyetinin kurbanı olur.
Yararlanılan Kaynaklar:
(1) Atatürk İhtilalı(3). Mahmut Esat Bozkurt. Cumhuriyet gazetesi yayını. Haziran 2000 Sf:134
(2) Kurtuluş Savaşında Çerkezlerin Rolü. Muhittin Ünal. Kafkas Derneği yayını.2000. Sf:74
(3) Türk Devrimi Tarihi. İlhan F. Akın. Üçdal Neşriyat Yayınları.1984. Sf:102
(4) Atatürk’ün Yanındakiler Karşısındakiler. Sadun Tanju. Hür Yayın. Ocak 1981. Sf: 52
(5) Miralay Bekir Sami Günsav’ın Kurtuluş Savaşı Anıları. Muhittin Ünal. Cem yayınevi. Kasım 1994 Sf:23
(6) Miralay Bekir Sami Günsav’ın Kurtuluş Savaşı Anıları. Muhittin Ünal. Cem yayınevi. Kasım 1994 Sf:70
(7) Miralay Bekir Sami Günsav’ın Kurtuluş Savaşı Anıları. Muhittin Ünal. Cem yayınevi. Kasım 1994 Sf:165