SİYAH MASA LAMBAM

Carla Azura
277 views

Son sandık biri , ikiyi, üçü
Doyamadık ,dört yaptık vuslatı
Sonun sonuna geldik
Ben de sen de anladık bunu
Giderken durmadı gözyaşlarım
Çok kızdım onlara ,yeri değildi
Zamanı değildi ,hevalê min
Ağlama, üzülme,gül dedin
Bu sesin tonunu da tanıyorum
Bilirsin, acıyordu canın bahtımızdan
Dedim ki “mutluluktan ağlıyorum asıl”
Belki de ilk defa yalan söyledim sana
Son vedanın hediyesi cenbiye
İçimi oyuyordu aslında içten
Dıştan sert darbelerle giriyordu
Yetmiyordu bir de kalbimi
Dilik dilik ediyordu iki yanlı
Kan kokusu her yan ,çok keskin
Omuzlarım çok ağırlaştı
Taşıyamadım bu yükü
Her vuslatın sonundaki vedalarda
Sırtıma aldığım odunlar ,boynumu büktü
Daha çok su çekti daha ağır oldu
”Bir ” de bir şey anlamadık ,
Daha çok tanıştık, sevdik iliklerimize
Nefesimizin ısısına kadar
Gözbebeğimizde kimsenin daha önce
Görmediği renkleri keşfettik
Bizim bile bilmediğimiz benleri bir de
Üçte dizlerim titredi rihê min
Dörtte yığıldım kaldım işte
Üç beş adım ötedeki otların üzerine
Gözyaşlarım yine aktı, yaktı yanağımı
Ayak parmaklarıma karıncalar üşüştü
Teselliye mi geldiler ola
Yoksa sarsmaya mı küçük ısırıklarla
Gittim ceviz ağacından bir yaprak kopardım
Elimde üfeledim tazeyi ,suyunu çıkardım
Kokusunu avucuma nakşettim
Bu anın da kokusu ,lekesi
Kalsın istedim belleğimde
Hayattan çok korkuyorum dilê min
Unutturabilir seni bana diye
Hep hatıralarını biriktirme telaşım var
Önce bir ayna al istedim bana
Yüzümdeki çizgilerde seni görmek için
Olmadı, siyah bir masa lambası aldın
Ben istedim, içimden dedim
Gecelerim uzun benim ve çok uykusuz
Uzun gecelerimde ,senle sevdiğimiz
Ve seveceğimiz şarkıları dinlerim ışığında
Özellikle Güneşim ‘i ,
Bir dengbej olurum kılamlar yazarım
Ekmek ve şarap, sen ve ben’i de okurum
Siyah lambamın loş ışığında
Sabaha karşı pencereme konan
Serçelere okurum berbat sesimle
Omzunu mühürlerken ıslak öpücüklerle
Çillerini fark ettim ilk kez, benek benek
Öptüm hepsini tek tek
Sen unutsan belki onlar hatırlar dedim
Dudaklarımı , gülüşümü, sesimi
Sen Dicle’nin kenarında yüzerken
Ben Savrun’da soktum suya ayaklarımı
Oysa Amed ‘de tesadüf etmek isterdim sana
Yosun yeşili gözlerine, doğu güneşinin
Öptüğü buğday sarısı saçlarına
İlkokul sırasında yanında oturan
Arada ayakları bacağına değen
Dirseği dirseğine çarpan , cılız
Küçük kahve gözlü bir keça kurd olaydım
Beni sevseydin ya taa çocukluğunda bile
Yetinmeyip bir de kevoka min
Deseydin ,bir offf çekerdim derinden
Hiçbiri oldu mu hayır
Dert değil en ciddi mesele
Seni tanımak ve sevmekti
Hiç unutmayacak olmamdı
Ve hep yâd edecek olmam.

Rêhevalê min …