1937 yılına kadar Bekir’in diyarı anlamına gelen “Diyarıbekir” ismi, bakır ülkesi anlamına gelen “Diyarbakır” olarak değiştirilmiştir.
Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi 19.yüzyıl sonları Ermeniler ile ilgili sorunlar büyümüştür. 1 Kasım 1895 tarihinde Ermenilerin isyanı ile başlayan olaylarda pek çok işyeri ve ev tahrip edilip yağmalandığı gibi pek çok kişi de yaralanmış ve yaşamını yitirmiştir.
“Osmanlı arşiv belgelerine göre meydana gelen yangında ‘dükain-i muhterikenin” toplamı 878 adettir. Bunların 677 adedi camiler ve mescitlerin vakıf dükkânları ile Müslümanlara ait yerlerdir. Bu dükkânlardan 278 tanesi tamamen harap olmuştur.” [1]
Ermeni sorunu diğer yıllarda da devam ettiği için Dünya savaşı sonrası, Diyarbakır’ın galip devletler tarafından kurulması düşünülen Ermenistan’ın sınırların içinde kalması nedeniyle oluşan tehdit, Kürtçülük propagandasını gölgelemiş ve Milli Mücadeleye bakışı olumlu olarak etkilemiştir.
Mütareke döneminde yaklaşık beş yüz bin civarında nüfusu vardır.
Diyarbakır 6. Ordunun Kolorduya çevrilmesi üzerine 13. Kolordunun merkezi olmuştur. Diyarbakır işgal edilememesine karşın, hem Ermeni devleti kurmak isteyenler hem de Kürt devleti kurmak isteyenler için çok önemli bir kent olmayı sürdürmüştür. ABD, (Manda) Ermeni devleti için çalışırken, İngiltere, (Manda) Kürt devleti için çalışmaktaydı.
Fransız Albay Normand Diyarbakır’a gitmeye çalışmış ancak bunu başaramamıştır. Buna karşın Diyarbakır’da sadece Hürriyet ve İtilaf Fırkasının şubesinin bulunması başka cemiyet ve fırkaların olmaması da düşündürücüdür. Yine Kürt Teali Cemiyeti kurulma çalışmaları olmasına karşın Diyarbakır’da kurulamaması da diğer açıdan düşündürücüdür. Kilikyan Bucağı köylerinde dolaşan ve Bağımsız Kürdistan propagandası yapan bir İngiliz ajanının Kürt aşiret üyeleri tarafından öldürülmesi de önemli bir ayrıntıdır.[2]
Kürt Kulubü olarak kurulan Ekrem Cemilpazadenin başkanlığını yaptığı oluşum da (bazı yazarlar Kürt Teali Cemiyeti olarak da kabul eder) Cemiyetler Kanununa aykırı bulunup kapatılır. Özellikle İngilizlerin “Kürdistan” mandası önerisi Diyarbakır’da Ermeni tehditi nedeniyle kabul görmez. Diyarbakır’ın İngiliz veya Fransızlar tarafından işgal edilmesi durumunda Ermenilerin halka zulüm yapacağını düşünen aşiretler, direnişe geçer. Böylece Diyarbakır’ın İngilizler veya Fransızlar tarafından işgali halkın dik duruşu sayesinde ortadan kalkar. Halktan oluşturulan milis güçler gönüllü subayların komutasında bölgenin kurtulmasında da etkin rol oynamışlardır. Aşiretlerin de yardımıyla çatışma bölgelerine her türlü yardım yapılmış, Antep, Urfa ve Maraş’ın işgaline karşı önemli bir karşı tutum sergilenmiştir.
Diyarbakır’da ilk toplu tepki İzmir’in işgali üzerine olmuştur. 22 Mayıs 1919 tarihinde Belediye başkanı Dellalzade Abdurrahman Efendi’nin çağrısı üzerine Diyarbakır ileri gelenleri Belediye binasında toplanmışlardır. Bu arada Damat Ferit Paşa’nın Ermeni Devleti ile ilgili özerklik açıklaması ortalığı ayağa kaldırmış toplantıya katılanlar eski Belediye binası önüne gelerek bir miting düzenlenmiştir. Miting sonrası protesto telgrafları her yere çekilmiştir. Damat Ferit Paşa’ya yollanan telgrafta “Vilayeti Şarkiye/doğu illeri Arnavut babanızdan kalmış mülki mivrusunuz değildir ki, Ermenilere peşkeş çekiyorsunuz”[3] denilmiştir. Damat Ferit Paşa istemeden, Diyarbakır halkının Milli Mücadeleye sıcak bakmasını sağlamıştır.
Ertesi gün yani 23 Mayıs 1919 tarihinde Belediye binasında toplanılarak “Milli Heyet” seçilmiştir. Seçilen heyet/kurul Haziran ayında “Müdafaa-i Vatan” cemiyetini kurmuşlardır. Mülki Erkan İstanbul hükümetine bağlı olduğundan Diyarbakır valisi Faik Ali Bey, Erzurum Kongresine katılmak için seçilen Müftü İbrahim Efendi’nin, Nazım (Önen) Bey’in, Bekir Sıtkı (Nakipoğlu) Bey’in ve Abdülgani Bey’in Erzurum Kongresine gitmelerini engellemiştir.
13. Kolordu Komutanı Ahmet Cevdet Bey’in tarafsız görünme ve Milli Mücadeleye karşı olmamakla birlikte desteklememe tavrı da Diyarbakır’da Müdafaa-i Hukuk oluşumunun gecikmesine yol açmıştır.
Diyarbakır’da Sivas Kongresine delege yollamayan illerdendir. Ancak, Diyarbakır’da farklı bir durum vardır. 13. Kolordu Kurmay başkanı olan Miralay Halit Bey (Deli Halit) Diyarbakır’da Milli Mücadele için çalışmalar yapmış, karşı çıkanları en azından susturmuş ve Sivas Kongresine İhsan Hamdi Bey’i delege seçtirmiştir. Miralay Halit Bey’in 13 Eylül 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’ya telgraf çekerek durumu bildirmişse de, Sivas Kongresi bu tarihte sona ermiştir. Buna karşın Mustafa Kemal Paşa delege İhsan Hamdi Bey’in derhal Sivas’a gelmesini istemiş ve İhsan Hamdi Bey’i Heyeti Temsiliye’nin danışman üyeliğine seçtirmiştir. İhsan Hamdi Bey aynı zamanda vali Faik Ali Bey’in yakın akrabasıdır. Böylece Diyarbakır’da Vali’nin de Milli Mücadeleye yakınlaşması Mustafa Kemal Paşa tarafından sağlanmıştır. İhsan Hamdi Bey, Sivas’tan döndükten sonra “Vilayeti Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye” Diyarbakır Şubesini canlandırmıştır.
29 Ocak 1920 tarihine gelince, Diyarbakır Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Mustafa Bey, Diyarbakır Müftüsü İbrahim Efendi, Diyarbakır Belediye Başkanı Abdurrahman Bey ve Gülşeyhzade Şeyh Ahmet Efendi imzası ile İtilaf devletlerine telgraf çekilerek, işgaller ve Ermeni cinayetleri protesto edilmiştir.
DİYARBAKIRLI İSMAİL HAKKI BEY
Diyarbakırlı İsmail Hakkı Bey, Diyarbakır ileri gelenlerinden Müftizâde Ahmet Sabri Efendi’nin oğlu ve Ziya Gökalp’in akrabasıdır. 1870 yılında Diyarbakır’da doğmuştur. Mülkîye mezunudur.
Mâbeyn Kâtipliği’ne tayin edilerek devlet hizmetine girdi. Abdülhamid’in hal’i üzerine Nisan 1909’da açığa çıkarıldı. Ekim 1909’da İstanbul Belediyesi 10. Daire Reisi Vekilliği’ne ve İstanbul Vilâyet-i Umumi Meclis Azalığı’na getirildi. 1910 seçimlerinde Siverek Mebusu olarak Meclis-i Mebusan’ a girdi. Mayıs 1914’de Mısır Fevkalâde Komiserliği Başkâtipliği (Genel Sekreterliği)ne atandı. Nisan 1916’da Cebel-i Lübnan Mutasarrıflığına, Eylül 1917’de Beyrut Valiliği’ne nakledildi. Beyrut’un işgali üzerine Ağustos 1918’de bu görevden ayrılarak İstanbul’a geldi. Mart 1919’da azledildi.
Vilayet-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti’nin kurucularından üçü eski validir. Bunlardan bir tanesi de Diyarbakırlı İsmail Hakkı Beydir. Bu cemiyetin Erzurum şubesi yöneticileri Trabzonlularla ilişki kurarak Erzurum’da bir kongrenin toplanmasını kararlaştırmışlardır. Böylece Erzurum Kongresi’nin temeli atılmış olmaktadır. Bu bakımdan Diyarbakırlı İsmail Hakkı Bey’in Milli Mücadeleye katkısı son derece önemlidir.
Büyük Taaruz ve Yunan Ordusu’nun İzmir’den denize dökülmesi, Diyarbakır’da çoşku ile karşılanmış, akşamı fener alayları düzenlenmiş, kutlamalar gece yarılarına kadar sürmüştür.
Son Osmanlı Meclisine Diyarbakır’dan altı mebus katılmıştır. Zülfü ve Fevzi Baylar İngilizler tarafından Ermeni katliamı iddiasıyla tutuklanıp Malta’ya sürüldüğünden, özgürlüklerine kavuşuncaya kadar BMM’ye katılamamış, Siverek’ten Bekir Sıtkı Bey ile Ergani’den Rüştü Bey Ankara’ya ulaşmış ve meclise katılmışlardır. Ankara’da toplanan ilk meclise yapılan seçimler sonucu Diyarbakır merkezden 5 kişi, Mardin’den 5 kişi, Ergani’den 5 kişi, Siverek’ten 5 kişi olmak üzere 20 milletvekili seçilmiştir.
[1] Milli Mücadele Döneminde Diyarbakır. Oktay Bozan. Çizgi Kitapevi yy.2016. Sf:25
[2] Milli Mücadelede Vilayetler Valiler. Kamil Erdeha. Remzi Kitapevi.Sf:147
[3] Milli Mücadele’de Güney Cephesi-Urfa. İsmail Özçelik. A.A.M. 2003. Sf:284