Mut, Milli Mücadele döneminde Silifke Livasına bağlı bir kaza merkezi idi. Silifke ve Mut işgal edilmemiştir. Ancak Adana, Mersin ve Tarsus’un İngiliz ve Fransızlar tarafından işgali üzerine buradan kaçanların uğrak yeri de olan Mut, kendilerinin de işgale uğrayacakları korkusu ve endişesini taşıyorlardı. Mut’a oldukça yakın olan Kırobası Nahiyesi/Bucağında bulunan Rum/Yunan azınlıkların ve Ermeni azınlıkların Mersin’deki Fransız İşgal Komutanlığı ile ilişkiye geçtikleri duyurunca Mut’un Fransızlar tarafından her an işgal edilebileceği söylentisi yayılmış Mutlular işgale karşı çeşitli önlemler almaya çalışmışlardır.
Sivas Kongresi sonrasında, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini kurarak, milis Mut bölüğünü oluşturmuşlardır.
Mut bölgesinde, ordunun terhis edilmesiyle Mut’a dönen askerler, emekli subaylar ve işgal bölgesinden kaçan asker ve subaylar Kuvayi Milliye’nin oluşmasında daha fazla rol oynamıştır. İşgal bölgesinden kaçanların anlattıkları esnafta da işgal edilirse yaşama olanaklarının çok kısıtlanacağını düşündürdüğü için özellikle maddi yönden Kuvayi Milliye’ye yardım etmiş ve desteklemişlerdir. Kısaca Mut işgal edilmese de, Mersin ve çevre illerin işgal edilmesi halkın bir bölümünü Milli Mücadele taraftarı yapmaya yetmiştir.
O dönemde Mut merkezinde Kayseri’den gelmiş yirmiye yakın Rum/Yunan ve Ermeni ev bulunmaktadır. Özellikle Rumlar/Yunanlılar kendilerini Osmanlı vatandaşı olarak kabul etmeyip Yunan vatandaşı olarak kabul ettiklerinden, Mondros mütarekesi sonrası çarşıda pazarda Yunan propagandası yapmaktan kaçınmamışlardır.
İzmir’den sonra Manisa ve Balıkesir’in işgali üzerine Mut’ta Cami Meydanında bir miting düzenlenmiştir. Padişahçı Mut Jandarma Komutanı Asaf Çavuş, emrindeki jandarmalar ile mitingi dağıtmaya çalışmışsa da, Mitingde toplananların direnmesi üzerine geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bu miting sonrasında azınlıkların da çarşı pazarda Türkler aleyhine propaganda yapması engellenmiş, atla gösteri yapan bazı Rum/Yunan ve Ermeni gençleri dövülmüş ve kovalanmıştır.
Mut’ta İttihatçı Müftü Nadir (Mutluay) Efendi, Milli Mücadelenin örgütlenmesinde aktif rol oynamıştır. Kaymakam ve Jandarma komutanının Milli Mücadele karşıtı olmaları ve Kazada/İlçede sözlerini dinletmeleri nedeniyle Sivas Kongresinden sonra gizli olarak Müftü Nadir (Mutluay) Efendinin evinde kurulan Mut Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin üyeleri Mut Kaymakamı Hürriyet ve İtilafçı Mehmet Ali Bey tarafından çeşitli şekilde soruşturmaya maruz kalmış ve bizzat Kaymakam tarafından tehdit de edilmişlerdir.
Hürriyet ve İtilafçı ve aynı zamanda İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyesi olan hain Konya Valisi Cemal Bey’in baskısından kaçan Karaman Müftüsü Hadizade Mustafa Efendi de Karaman Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin evraklarını alarak gizlice Mut’a gelmiştir.
Refet Bey Konya’ya gelip, hain vali Cemal Bey’in Konya’dan kaçışından sonra bin dokuz yüz on dokuz yılının ekim ayı içinde merkezi Konya’da bulunan on ikinci Kolordunun Topçu Bataryası Komutanı olan Yarbay İzzet Bey’i, Mut ve çevresinin Kuvayi Milliye yönünde örgütlenmesinden sorumlu olarak Mut’a göndermiştir. Yine Koçhisar Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Binbaşı Emin (Mengenli) Bey de Silifke Askerlik Şube Başkanlığına atanarak Mut ve çevresinde Milli Kuvvetleri oluşturmakla görevlendirilmiştir.
Yarbay İzzet Bey’in Mut’a gelişinden sonra 1 Kasım 1919 tarihinde Mut Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti resmen kurulmuştur. Bunun üzerine güçlenen Kuvayi Milliyecilere karşı Hürriyet ve İtilafçılar (özellikle yerel yöneticiler), İstanbul Hükümetine pek çok konuda şikâyette bulunmuşlardır. Azınlıklar da Mersin’de bulunan Fransız işgal ordusuna şikâyet ediyorlardı. Bu sıralarda Mut’ta, Fransız Ordusunca desteklenen bir Ermeni çetesinin Mut’u basacağı söylentisi yayılır. Bu söylentiye karşı Mutlular silaha sarılır. Silahlar Mut Kaymakamı Mehmet Ali Bey’in itirazına karşın, İşgal kuvvetlerine teslim edilmek üzere toplanan silah ve cephanenin Mut Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tarafından halka dağıtılması ile sağlanmıştır. Kaymakam Mehmet Ali Bey’i ikna eden Müftü Nadir (Mutluay) Efendi’ir.
“Müdafaa-i Hukuk Nizamnamesinin gizli bir kaydına göre; ‘Düşmanla temasta bulunan mahallerde silahlı müfrezeler ve kıtlar teşkil edilmesi…’ bildirildiğinden, Cemiyet görevlendirdiği kimseler vasıtasıyla Mut köylerinden asker toplamaya başladı.”
Mut Bölüğü oluşturulunca, Karaman’dan develerle silah ve cephane de getirilmiştir. İstanbul’a gitmekte olan ve Mut’ta bulunan Yüzbaşı Yaşar Bey’de Mut Bölüğü Komutanlığına atanmıştır. Bunun yanında Karaman’dan gelen yaklaşık yüz kişilik müfreze 22 Ocak 1920 tarihinde Mut Belediye Başkanı Ali Bey, eski mebuslardan Nail Ali (Pepe) Bey ve Mirza Bey tarafından sevinçle karşılanmıştır. Mut Bölüğünün giderleri Mut’lulardan alınan yardımlar ve “salma” yoluyla alınan vergilerle sağlanmıştır.
Silifke’nin Kırobası Nahiyesi/Bucağı, Hıristiyan azınlığın en yoğun olduğu yerleşim bölgesidir. Mut’un hamam Köyünden Yedek Teğmen Osman (Güdük) Efendi komutasındaki Mut Bölüğünden yüz otuz kişinin saldırısı sonucu bu yer ele geçirilmiş ve Hıristiyan (Ermeni-Rum/Yunan) azınlığın Mut ve çevresinde tehdit olma unsuru ortadan kalkmıştır.
Buna karşın Mart bin dokuz yüz yirmi yılından itibaren, Çukurova’da bir çok yer işgalden kurtarılmış olmasına karşın, Topçu Yarbay İzzet Bey’in yoğun çabaları olsa da, işgale uğramamış Silifke’de Silifke Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti etkin olmamış ve Silifke halkının Milli Mücadeleye sıcak bakmaması nedeniyle aktif olarak faaliyet gösterememiştir. Binbaşı Emin (Mengelli) Bey’in Silifke’ye gidip yaptığı çalışmalarda bir sonuç vermemiş, Silifke halkı denize yakın olması nedeniyle müttefikler tarafından bombardımana maruz kalacaklarını gerekçe göstererek itirazda bulunmuşlardır. Bunun üzerine Binbaşı Emin Bey Silifke’de yönetime el koymaya karar verdi. Bu kararını Mut’a gidip Mut Müdafaa-i Hukuk Cemiyetine bildirdi. Silifke’ye 3 Mart 1920 tarihinde bir bildiri yayınlayan Binbaşı Emin Bey, Çukurbağ köyünden Yedek Teğmen Abdullah (Dabak) Efendiyi yüz kişilik süvari ile birlikte Silifke’ye yolladı. Silifke’ye 7 Mart 1920 tarihinde giren süvariler, direnişle karşılaşmak yerine sevinç gösterileri ile karşılaştılar. Silifke’ye birkaç koldan giren Milli Kuvvetler Deli Kadı lakaplı Mut Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyesi Tahsin Efendi’nin Hükümet binası önünde yaptığı konuşmayı alkışlarla desteklediler. Silifke’ye Yüzbaşı Emin Resa (Arslan) Bey’in müfrezesiyle giren Kuvvacı Gülsüm Kadın’ın “Oğlumun intikamını almadan ölmeyeceğim” diye bağırması Silifke’de çekingen davranışlar içine giren pek çok insanın Milli Mücadele yönünde yer almasına yol açmıştır. Bu bağlamda Gülsüm Anayı anmak gerektiği düşüncesindeyim. Gülsüm Kadın/Ana Silifke’de Milli Mücadelenin ruhunu aşılayan ismi bilinmeyen kadın kahramanlarımızdan biridir.
Akabinde Silifke Müdafaa-i Hukuk cemiyeti kurulmuş yaklaşık yüz elli gönüllü bulunarak “Silifke Bölüğü” oluşturulmuş ve bir gecede Milli Mücadeleye iki bin lira yardım toplanmıştır. İstanbul Hükümeti taraftarı mutasarrıf Esat Rauf Bey etkisiz hale getirilmiştir. Silifke Jandarma Komutanı Hüseyin Hüsnü Bey’in yardımıyla jandarma silah deposu basılarak silah ve cephane gönüllü Silifke Bölüğüne dağıtılmıştır. Binbaşı Ermin (Mengelli) Bey de Mut’tan Silifke’ye karargahı ile birlikte tayin edilmiş ve Silifke’de kalmıştır. Mut’ta salma usulüyle toplanan iki bin beş yüz doksan lira da Silifke Bölge Komutanlığına yollanmıştır.
Konya’da ortaya çıkan (Delibaş) isyan üzerine Konya mebusu Karamanlı Arif Bey asilerden kaçıp Mut’a sığınmıştır. Asilerin Mut’a saldırma olasılığına karşı da Mut ve çevresinde gerekli önlem alınmıştır.
Mut Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti düzenli olarak karar defteri tutmuş ve yaptıkları faaliyetleri bu karar defterine yazmıştır. Karar defterinde alınan kararları Dr. Kemal Çelik’in “Mut Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Karar Defteri” isimli değerli çalışmasında bulabilirsiniz.