”Kurtuluş yok tek başına; ya hep beraber ya hiçbirimiz.”

Nazım Tokşen
208 views

Uzun zaman önce Amerika tarafından kurulan El kaide ve uzantıları bugün dünyanın çeşitli yerlerinde masum ve sivil halkları katletmeye devam ediyor. Bugün namlunun ucunda Suriye’deki masum Aleviler var.

El-Kaide, dünya çapında faaliyet gösteren radikal İslamcı ve Selefî silahlı terör örgütüdür. Bu terör örgütü, 1988 yılında Terörizmin en büyük Finansör devleti olan Amerika Birleşik Devletleri tarafından kurulmuş olup. Örgüte para, silah ve istihbarat desteği verilerek önce Afganistan’da, Sovyetler birliğine karşı savaştırılmıştır. Daha sonra bu örgütün içinden çıkacak yeni yapılar farklı bölgelerde savaştırılmak üzere eğitilip finanse edilmiştir. Uzun zamandır varlığından haberdar olduğumuz bu terörist yapı 2011 yılında Suriye’de görevlendirilerek Beşer Esad’a karşı bir vekalet savaşına girdi. Dünyanın çeşitli yerlerinden getirilen bu gerici güçler, Suriye’deki ilerici iktidarı yıkıp yerine efendilerinin istediği gibi davranan yeni bir oluşum içine girdiler. Ne hikmetse dünyanın çeşitli yerlerindeki din alimleri tarafından fetvalar verilmeye başlandı.
El-Kaide’nin Suriye’yi bir “cihat sahası” olarak ilan etmesinin ardından birçok bölgeden binlerce yabancı terörist Suriye’nin yolunu tuttu. El Kaide lideri Eymen el Zevahiri’nin çağrısına uyarak Ortadoğu’nun diğer ülkelerinden; Kafkaslardan, Kuzey Afrika’dan ve Avrupa’dan gelip Suriye’de savaşmaya başladılar.
Oyunu kuranlar, 2000 yıldır insanların en kolay kandırılma şekillerini biliyorlardı.

Ne yazık ki selefi örgütler, Suriye sahasında kazanım sağlayarak iktidara geldiler. İlk iş olarak barış, özgürlük ve demokrasi gibi safsataları satmaya başladılar. Her zamanki gibi bunlara inananlar oldu. Bu selefi gruplar ile uzlaşmanın ve anlaşmanın mümkün olmadığını anlatmaya çalışsak da ısrarla anlamayanlar oluyor.

Bugün gelinen noktada bu selefi gruplar Çocuk, kadın, yaşlı, sivil fark etmeksizin katletmeye devam ediyor. İzlediğim videoları burada anlatmaya gerek yok. Yorumları okuyunca bu insanları empati yapmaya çağıran insanlara söylemek istediğim tek şey şudur.
‘”İnsanları kandırıldıklarına ikna etmek, onları kandırmaktan daha zor’’ Çünkü onlar bu işin sonunda Cennete gideceklerini sanıyorlar. Yıllarca kilise milyonlarca insanı bu vaatlerle savaşa yollamadı mı?
Dinlerin, insanlar üzerindeki etkisinin ne kadar büyük olduğunu görmemek için kör olmak gerekiyor.
Ama ne güzel söylemiş Saramago: Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük. Gören körler mi, gördüğü halde görmeyen körler.” Uzun zamandır toplumlar duyarsız bir hale geldi veya getirildi.

”Filistin” meselesi dahi olsa her türlü dinci, gerici, ihvancı, şeriatçı yapı ve kurumlarla ortak eylem yapılamayacağını ve birlikte yol yürünemeyeceğini anlattım.

➡️ Türkiye’de bazı kesimler, kendi gerçekliklerini tarihsel gerçeklerin önüne koyduğu andan itibaren kaybetmişlerdir.⬅️ Şeriatçılarla işbirliği yapanlar günün sonunda kendi mezarlarını kazarlar…

Bugün tarih, dün gibi önümüzdedir. Gücü ele alan bu selefi cihatçılar kin ve intikam duygusuyla hiçbir suçu olmayan insanları mezhepsel nedenlerle öldürürken bunu da din kisvesi altında yapmaktan bir beis duymuyor.

Esad yıllarca kendi halkına karşı varil bombaları kullanmakla suçlandı. İktidarı ele geçiren tekfirci selefiler helikopterlerden sivil halkın üzerine varil bombaları atarken kendi videolarını çekip yayımladılar. Niyetlerinin tam olarak göstermekten çekinmiyorlar. Daha ilk fırsatta kendilerinin neyi amaçladığını bütün dünyaya gösterdiler.

Bütün bu olanlar gösteriyor ki bu selefi cihatçılara karşı dünyanın her yerinde örgütlenmek gerekiyor. Bu yapılarla hiçbir koşulda ittifak kurulmaması gerektiğini umarım herkes anlamıştır. Örgütlü kötülüğe karşı bireysel mücadele verilemez. Kayıtsız, şartsız bu güçler yok edilinceye kadar birlik ve beraberlik içerisinde olmak ve bu terör örgütlerine anladıkları dilde cevap vermek için birlikte hareket etmek elzem olmuştur.

Bertolt Brecht’in dediği gibi: ”Kurtuluş yok tek başına; ya hep beraber ya hiçbirimiz.”