İdeolojik olarak var olan görülen ve elle tutulan, analiz edilen bir zamanda yaşıyor buna göre tavır belirliyoruz.
Bizim temel olarak koyduğumuz değerler bugüne ait doğrular, gelecekte ettiğimiz tohumların bir hilkat garibesi olmayacağını bilmiyoruz.
Dünyayı ve insanlığı iyiye ( kendimize göre) devşireceğiz diye kötü iktidarların temelini atıyor olabilir miyiz ?
Günümüz sömürülen emek ve coğrafya ( toprak) adına savaşmak zulme ve yağmaya karşı çıkmak bir Marksist komünist olarak temel görev edindiğimiz de bunun için birçok gencimizi kaybettiğimiz tarihsel bir dönem yaşıyoruz.
Dünyanın neresinde olursak olalım sınıfımızın safında haksızlığa enternasyonal bir tavır almak bizim görevimiz.
Sürekli sınıf düşmanlarının geliştirdiği saflaştırma ve unutkan toplumlar yaratma çabalarına karşı düşünsel silah geliştirmek ve devrimin koşullarını yaratmak yâda yaratılan koşulları değerlendirip iktidarı ve üretim alanlarını ele geçirmek sonucu DEVRİM olan bir halk iktidarı kurmak ideolojimizin temelini oluşturur.
Halk iktidarları dünyanın çeşitli ülkelerinde denendi. İyi ya da kötü ülkelerin deneyimlerini tarih anekdot tutuyor.
Bunlar el yordamı ile sosyalizmi uygulamaya çalışan ülkelerdi.
Bu ülkelerin hemen hemen hepsi emperyalizm korkusundan ya da savunma anlayışından kontrol edilebilinen ve disipline edilmiş bir birey yaratmaya çalıştılar.
Kapitalist ülkeler zaten bunu başarı ile yapmaktadır.
Onlarında korkusu fark etmedikleri bir örgütlenme olurda bunu anca iktidarı kaybettiğimizde anlarız korkusudur.
Temelde var olan şey korku adına kontrol- disipline edilmiş bir topluma daha iyi nasıl uygulayabilirim çabadır.
Sovyetler Birliği kurulduğunda iktidarı ele geçiren Bolşeviklerin ilk yaptığı şeylerden biri istihbarat ve karşı istihbarat birimi ÇEKA yı kurdular. Gerekli miydi ?
Evet çok gerekli bir kurumdu çünkü İngiliz emperyalist istihbaratı bir çok ülke istihbaratı ile birleşip ülkeyi sabote edip azınlıklarla karşı devrim çabaları vardı.
Türkiye’de kurtuluş savaşından önce olusturulmus teşkilatı mahsusa, karakol cemiyeti, mim mim gurubu, Hamza gurubu adında istihbarat çalışmaları olmuştur.
Yani her iktidar mücadelesi olan yapılarının muhakkak bu tür kurumları olacaktır.
İstihbarat tan bahsetmemin nedeni bu kurumların legal ve illegal durumları yasal olarak yönetmenliklerinde yazar.
Genellikle bu kurumlar sadece iktidar sahiplerine hesap verir.
Siz filmlerde yargılanan albaylar yüzbaşılar ya da istihbarat ajanları görürsünüz oysa o sadece filmlerde olur.
İktidarlar ve istihbarat baba oğul ilişkisine sahiptir.
Kolay kolay ajanlar bir operasyonda yakalansa yargılanmaz hesap vermez.
Sovyetlerin kurduğu ÇEKA örgütü
İnsanlık adına hareket eden ve toplumda sınıfları eşit seviyeye getirmeyi amaçlarken Kamboçya tarihi sosyalizmi adına iktidar olan yani Pol pot rejimi aydın katliamı ve zulüm örnekleri ile anılır.
Kontrol- disipline edilmiş toplum yaratmak adına asıl meseleyi yok eden ideolojik yapılar ne yazık ki ilk haliyle son hali çok çok farklı olduğunu tarih gösteriyor.
Burada devrimci demokrat dernekleri, partileri, federasyonları, sivil toplum kuruluşları analiz ettiğimizde tabanın söz hakkı olmadığını sadece tavanın isteklerini uygulamak bilgisini taşımak ve bundan sapmamak sonucunu görebilirsiniz.
Türkiye’ deki örgüt yapılarının Ortadoğu kültürel yapısını sıyrılmadan liderlik oluşumu sorgulamadan doğal gelişen tipler ortaya çıkmaktadır ve Osmanlı’dan bu yana en kullanışlı figür çobanı ele geçir sürüyü kontrol edebilirsin mantığıdır.
Devrim ve devrimci süreç iyi niyet üzerine kurulmuş bir mücadele biçimidir.
Bu uğurda kim çaba gösteriyorsa değerlidir. Söz söylüyorsa daha değerlidir.
Çünkü bu yapılar insan Temelli olduğu için zaaflar kapatılır, eleştiri yok sayılır.
Hatta eleştiri yapan kişiler ilk önce kınanır devam ederse yapıdan zarar veriyor diye uzaklaştırılır. Buna “sekter”, ” goşist”, “oportünist”, “revizyonist” gibi yaftalarla yapar.
Bu arada 1980 de yapılan 12 Eylül darbesi istihbaratın bir çok örgüte eleman yerleştirdiği yada devşirdigi bir tarihinde olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Kontrol isteği sistemli olan her alanda kaçınılmaz bir sonuç gibi görünüyor.
İlkel toplumlardan beri iki kişi bile olsa biri diğerini denetleme ihtiyacı duymaktadır.
Bu anlayış geniş toplumlarda daha çok ihtiyaç haline geldiği için elektronik kameralar yüz tanıma sistemleri vs gibi birçok emtia geliştirilmiş.
Korunmak adına yaşam alanlarını duvarlar ve tel örgülerle örmüş yani kendilerini ceza evlerine hapsetmişler.
Biz bunu devlet ve toplum olarak düşündüğümüz de sonuç hiçte sağlıklı değil.
Ormanlarda ağaçtan ağaca atlayan primat atalarımızdan kare kare üst üste yığılmış beton bloklara sıkışmış homo sapiens türünün kimlik numarası sahibi olan her anı üst akıl tarafından denetlenen toplum ilerlemesi adına her ay kazanç hanenden devlet ve ihtiyaç ödemeleri ve borçları olan bir bireylere dönüştün.
İşte korkularımızın derinliklerin de yatan bilinçaltımız.
Kapitalizmin eşit olmayan toplum anlayışı kitleleri militarizm ve diktatörlük öğretisi içinde burjuva azınlığını geniş kitlelerden korumak için katliam gibi bir çok yöntemi deneyebilir.
Bu yüzden dünyada kurulan devletler tarihine baktığımızda lokal katliamlar olduğu gibi ülkelerin yönetici sınıflarının anlaşarak aldığı kararlar ışığında savaş adı altında top yekün katliamlar yapılarak kitleler acı ile uyutulmuştur.
Babilonun tepesinde oturanlar yeni zenginlikler edinmiş hem de kötü ayrıştırıcılardan kurtulmuşlardır.
Burada sorumuzu sormamız gerekir bizde esaret altındaki kölelerin kurtuşu için mücadele eden iyi niyetli bireyler olarak düşüncelerimzin şu an doğrusu fakat ileride uygulamaların ihtiyacı halinde kontrol -denetim hastalığına yakalanmak, düşüncenin aksine bir dünyayı yaratmaz mı?
Kendi kurduğun insanı devlet olgusunu dinamitlemek tehlikelikesi yok mu?
Bugünden yarınlarla ilgili konuşup tartışmak ve bu tür tehlikeleri oluşmadan yok etmenin örgütsel alt yapısını hazırlamak zorundayız.
Ülkemizin en güzel örneklerinden olacak bir binanın depreme dayanıklılığı temelden yapılır.
Bina yıkıldıktan sonra sadece cesetleri toplarsın.