Emeğin Serüveni, ilk kez e-dergi olarak yayınlandığında ve öncesinde ki o heyecanı biliyorum ve hatırlıyorum. Yeni bir soluk, özgür bir bakış açısı, haktan ve adaletten yana olma bilinciyle bireysel hakkımızı savunmak kadar toplumsal haklarımızı da savunma amacı güden emekten, akıl ve vicdandan yana olan bir oluşumdu. Hala o heyecanla devam ediyor. İdealist arkadaşların oluşturduğu bir girişimdi. Başta Nazım Tokşen olmak üzere emeği geçen herkese böyle bir oluşumu hayata geçirdikleri için teşekkür ederim.
Umarım bu iyi niyet ve emek giderek yaygınlaşır, güçlenir ve örnek olur. Bu anlamda kararlı olmak ve devamını getirmek gerekir. Bende zaman zaman aksatmak zorunda kalsam da emeğin serüveni dergisinde samimiyetle yazmaya devam ediyorum.
Haksızlıkların ayyuka çıktığı, bireyselliğin bencilliğe dönüşmeye başladığı, vahşi kapitalizmin iyice azdığı, tüm ülkelerin emperyal düşler kurduğu, çeteleşen sermaye gruplarının ve tekelleşen büyük sermayelerin yöneticileri satın aldığı, halkların manipülasyonlarla kandırıldığı ve uyutulduğu, bireylerin modern köleler halinde ezildiği, gelir dağılımın adil bir şekilde dağıtılmadığı ve gelir elde etmenin ahlaki temellerinin etkili olmadığı bir dünya ve sistemde en ufak ses bile onurlu bir duruştur. Dünyanın yaşı birçok kaynakta 4.54 milyar olarak bilinmektedir. İnsanlık tarihi ise 200 ile 300 bin yıl arası olarak bilinmekte. Bu tarihi serüvende insan ömrü en fazla 100 yıl kadar sürmekte; yani bu uzun bilinen tarihler içinde insan ömrü kelebeklerin ömrü kadar. Ama bencilleşen insan bu idraktan yoksun sonsuza kadar yaşayacak gibi bu dünyanın nimetlerini biriktirmeye gasp etmeye devam ediyor. Bunu yaparken de inançsal, vicdani, etik ve ahlaki hiçbir değeri dikkate almıyor ve anlamıyor.
Tarih, insanın anlam arayışı için müthiş bir referans ve yol gösterici aynı zamanda ders almanın en etkili yönü. Bu devasa dünya ve insanlık tarihinde kaç medeniyetler geldi ve gitti; dünya kimseye kalmadı. İnsanlık ise bu geçmiş tarihten maalesef iyi bir ders çıkaramadı. Hâlen savaşlar devam etmekte, insanlık birbirinin gözünü oymakta, yalan, iftira, cinayetler, hak gaspları, adaletsizlikler ve vicdansızlıklar devam etmekte. Paylaşma olgunluğu ve bilincine eremedi daha insanoğlu. İşte yanı başımızda Suriye, Gazze, Ürdün ve dünyanın birçok noktasında savaşlar ve katliamlar devam etmekte. Her ülkenin ve insanların başına heran gelebilecek bu türlü felaketlere insanlık bakıyor ve izliyor bir kısmı sadece üzülüyor ama bir şeyler yapamıyor. İnsanlar vahşice öldürülüyor, yaşam alanları bozuluyor, hukuk dinlenmiyor, insanlığın yüzyıllık çağdaşlık yolundaki birikimleri bir fiske vuruşuyla sıfırlanıyor, sömürülen ülkeler yıllar sürecek bozguna uğruyorlar. Tabi ki günümüzün en büyük barbarları bu savaşları çıkartan, izleyen, kitlesel katliam yapan emperyalistler ve onların insanlıktan nasibini almamış maşaları. Örnek: Suriye’de siyonistler, evnjelistler, vahabiler ve ülkemizdeki uzantıları marifetiyle kurulmuş, desteklenmiş selefi örgütler ve icraatları (kurşuna dizme, kafa kesme, yakma, tecavüz). Şimdilik başta Alevilere, Hristiyanlara ve azınlıklara katliamlar gerçekleştiriliyor. İnanılmaz vahşet videoları her gün geliyor. Bunlar kayıt altında olanlar birde olmayanlar var tabii, dahi vahşice. Bir gencin bıçakla ciğerini çıkardıkları, direğe bağlayıp canlı canlı yaktıkları gibi. O gencin yanarken kameraya bakışını izledim. Bu canilerin ve onları destekleyen herkesin kabusu olur inşallah o yanmadan önceki gencin son bakışları; hem bu dünyada ve obür dünyada. Daha sonra sekülerlere, solculara ve şiddeti ret eden demokratik Sünnilere karşıda işbirlikçiler eliyle katliam gerçekleştirilecektir, bu kesindir. Gazze’de çoluk çocuk demeden üzerlerine bomba atan siyonistler, insanlığı fakirliğe ve sefalate düşüren ve sömüren küreselciler, evanjelistler ve bunların egemen kıldığı Yeni Dünya Düzenine karşı çıkan herkes bir şekilde cezalandırılıyor. Ama katliamları destekleyen emperyalistlerin cahil işbirlikçilerle işi bittiği zaman yaptıkları katliamları delil gösterip onları da ortadan kaldıracakları kesindir. Kendilerine dikensiz gül bahçesi düzenleyip başka kültürlere, inançlara, ideolijilere yaşam şansı vermeden paşa paşa bu dünyanın hükümdarı olacaklarını ve sonsuza kadar yaşayacaklarını düşünüyorlar. Heyhat, insanoğlunun geldiği delilik düzeyine bakın. Yani Yirminci yüzyılda bittiğini düşündüğümüz dünya savaşları 21.yy’da devam edeceği gözükmekte.
Umudu yitirmek teslimiyet demektir. Umut hiçbir zaman bitmez.. Haktan, hukuktan, vicdandan, paylaşımdan yana olanlar bu canileri bir şekilde yenecektir. Bu anlamda onurlu duranlar, katliama karşı çıkanlar hem bu dünyada hem öte alemlerde vicdanları rahat olacaktır.
Bu berbat zamanlarda Emeğin Serüveni gibi kanallar ezilen halkların sesi oluyor, haksızlığın, zulmün, sömürünün, katliamların karşısında duruyor. Bu mücadelesinden ve onurlu duruşundan dolayı Emeğin Serüveni dergisinin 4. Yaşını kutluyorum, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Not: (Kapsamlı şekilde yeni dünya düzenini gelecek yazımda yazacağım)