Umuda doğru çıktığımız bu yolculukta, korku iklimine teslim olmayan anlayışımızla tam bir seneyi geride bıraktık.
Neler sığmadı ki bu bir yıla. Yazıldı, okundu, takip edildi ve burada değinilen gerçekler her zamanki gibi birilerini rahatsız da etti. Bütün bu rahatsızlıkları göğüsleyerek, patronsuz, fonsuz ve yayınevi desteği de olmaksızın, hiç kolay değildir bir dergiyi ayakta tutmak, tuttuk…
Yeri geldi kan kustuk kızılcık şerbeti içtik ama kimseye boyun eğmedik. Dik durmayı ustalardan öğrendik. Yepyeni şeyleri, söylenmesi gerekenleri, söylenemeyenleri, korkmadan, usanmadan söylemeye devam edeceğiz. “ ‘İnsan’ olarak, inatla ve umutla, aydınlığa ve özgürlüğe yürümek isteyenlere rehber olmaya, karanlığa meşale olmaya geliyoruz” derken şaka yapmıyorduk. Kimsenin karşısına çıkmaya cesaret edemediği isimlerle geçmişlerini konuştuk. Tabii gücünü iktidardan alanlar korkaktır, işlediği suçları inkâr etme noktasında ise üstlerine yoktur ama Ahmet Arif’in “Yürü üstüne üstüne, tükür yüzüne celladın” diye seslendiği şiiri bizim şiarımızdır. Tam da bu minvalde hareket ettik, etmeye de devam edeceğiz.
Tam bir yıl önce çıktığımız bu yolda bizimle beraber yürüyen yazarlarımıza, okuyucularımıza, editörlerimize, gönüllü çalışma arkadaşlarımıza, emek dostu avukatlarımıza, korkusuzca yanımızda duranlara, sosyal medya çalışmalarımızı destekleyenlere, bizleri yarı yolda bırakanlara, ısrarla maddi destek sunmaya çalışan dostlarımıza😊 sonsuz teşekkür ederiz.
Bu bir yılda dergimiz doğrudan ve dolaylı devlet baskısı görmüştür. Dolaylı yollardan dergimiz takip edilmektedir. Gözaltına alınan yazarımıza dergimiz hakkında sorular sorulurken bu ifadeler resmi tutanağa geçmemektedir. O vakit bir kez daha hatırlatalım ki biz korkmamayı Bedreddinlerden, Pir Sultanlardan öğrendik. Kolay değildir her zaman ve her koşulda haksızlığın karşısında olmak. Elbette kolay değildir haksızlığa uğrayan, ezilen insanların yanında olmak ama şairin de dediği gibi “Bu yangın yerinde insan kalmak görevdir.”
Gerçeği söylemekte ısrar eden bir tavrımız var ve bu konuda netiz. Durduğumuz yerden bir adım geri atma niyetimiz de yoktur.
Biz gerçeğin peşinden koşuyoruz, geçmişten günümüze yaşanan haksızlıkları ve hukuksuzlukları da aktarmaya çalışıyoruz. Bu devlet geçmişte solculara ve Kürt ulusuna karşı ağır işkencelerde bulundu. Ama biliyoruz ki bu ülke işkencecisiyle hesaplaşmayan bir ülke ve o işkencecilerin karşısına geçmek yürek ister, o da bizde yeteri kadar var. Bu baskıcı ve zorba yönetim anlayışına karşı durarak, ezilenlerin sesi olma çabamız devam edecektir.
Biz bu yolculukta korku iklimine teslim olmayan anlayışımızla yayınlarımıza devam edeceğiz. Buradan yine haykırıyoruz! Pir sultanlar gibi darağacını boylasak da gerçekleri haykırmaya devam edeceğiz. Ta ki o büyük güne erişinceye kadar…
Sağlıcakla kalın.