Tarihler 25 Kasım 1960’ı gösterdiğinde, üç yürekli kadın Maria, Minerva ve Patria Amerika kıtası tarihinin en kanlı diktatörlerinden biri olan Rafel Trujillo tarafından katledilmiştir.
CIA tarafından terör metodları üzerine eğitim alan Rafel Trujillo, aynı zamanda ABD ve Katolik kilisesinin de doğrudan desteğini almıştır.
Rafel Trujillo eli kanlı bir diktatördür. 31 yıllık hükümdarlığı, batı yarım küredeki en kanlı ve en yozlaşmış rejimlerden biri olarak kabul edilir. Kötü şöhretli SIM de dahil olmak üzere Trujillo’nun güvenlik güçleri,bugüne kadar Dominik-Haiti ilişkilerini etkilemeye devam eden 1937’deki rezil Maydanoz katliamındaki 12.000 ila 30.000 Haitili dahil olmak üzere, binlerce insanın ölümünden sorumluydu. Diğer yandan ülkesinde binlerce insanın ölümünden doğrudan sorumludur. Aynı zamanda muhalif sesleri susturmak için gene binlerce insanı ceza evine attırmıştır.
Dominik Halkı onun yönetiminden o kadar bıkkındır ki, yolsuzluklar arşa ulaşmış, hak ve özgürlüklerden eser kalmamıştır. Ayrıca diktatör kendine yakın burjuva sınıfına tanıdığı sınırsız imkanlarla ülkeyi halk için cehenneme döndürürken, kapitalistler için cennet haline getirmiştir. Diktatörlüğün bu baskıları ve Küba Devriminin yarattığı etki ile tüm dünyada “Kelebekler” olarak anılan 3 kız kardeş- Mirabal Kardeşler- Trujillo karşıtı bir yeraltı örgütü kurmuş adını da 14 Haziran koymuşlardı. Hareket uzun zamandır ülkede oluşturulmaya çalışılan bütün diğer direniş hareketlerinden daha hızlı büyümüştür. Faşist dikdatörlüğe karşı güçlü bir halk hareketinin doğmasını sağlamışlardır. Bunun üzerine faşist diktatörlük başta Mirabal Kardeşler olmak üzere yüzlerce kişiyi tutuklayarak hapse atar bu durum bardağı taşıran son nokta olur. Kilise bile duruma itiraz eder ve diktatör Rafel Trujillo 2 Kasım 1960’taki konuşmasında “Bu ülkede iki tehdit var: Kilise ve Mirabel Kardeşler” diyerek bu katliamı günler öncesinden işaret eder.
Üç kız kardeş katledilmeden İki hafta önce, kendilerinin de gözaltına alınmış ve serbest bırakılmış oldukları hapishanedeki eşlerini ziyaret ederler. Bu ziyaretten dönerken bindikleri taksi tarafından ıssız bir yere götürülürler. Taksi şöforü de devletin adamıdır. Üç kız kardeş tuzağa düşürülmüştür ve operasyon bizzat devlet tarafından yürütülür. Mirabal Kardeşler önce tecavüze uğrar sonra vahşice öldürülür. Ertesi gün gazetelerde haber bir kaza olarak verilir ama Dominik halkı bu yalana inanmaz. Mirabal Kardeşlerin ölümünden sonra halk olayın kaza olmadığının farkına varmıştır. Bunun bir cinayet olduğu ve devlet eliyle yapıldığı çok açıktır. Halk harekete geçer ve Faşist diktatöre karşı her yerde gösterilere başlar. Hem kıtada hem de dünyada büyük bir kamuoyu yaratırlar. Artan kamuoyu baskısı karşısında ABD, diktatör Trujilo’ ya olan desteğini çekerek Dominik Cumhuriyeti üzerinde tarafsız kaldığını açıklamak zorunda kalır. Rafel Trujillo denen alçak, tarihin o amansız çöplüğüne gönderilecektir. Yıllardır sırtını Amerika’ya dayayan Trujilo, Mirabal Kardeşlerin ölümünün senesi dolmadan, 30 Mayıs 1961 tarihinde uğradığı bir suikast sonucu öldürülmüştür.
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olma kararı ise şu şekilde alınmıştır.
Önce 1981 yılında Kolombiya’nın başkenti Bogota’da toplanan 1. Latin Amerika ve Karayip Kadınlar Kurultayı’nda, daha sonra da 1999 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda alınan karar ile; ülkelerinde siyasal özgürlük adına kararlılıkla mücadele ettikleri için Rafael Leonidas Trujillo yönetimindeki diktatörlük tarafından pek çok kez hapsedilip, işkenceye maruz kalan Mirabel Kardeşlerin, diktatörün askerleri tarafından tecavüz edilerek, işkenceyle katledildikleri gün olan 25 Kasım tarihi her yıl “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” olarak anılmaktadır.
25 Kasım, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete, aile içi şiddete, savaşa, ırkçılığa ve kadınları, kadın haklarını yok sayan sistemlere karşı kadınların eylem günüdür.
25 Kasım’ın tarihi kan ile yazılmıştır. Alanlarda ki rengi mor değil kızıldır. Bu üç Kelebek Latin Amerika’nin başına bela olmuş bir diktatörün sonunu getirmişlerdir.
Yazıyı üç yiğit kadının sözleri ile noktalayalım:
Maria Teresa Mirabal
“Belki de bize en yakın şey ölüm; fakat bu beni korkutmuyor, haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz.”
Minerva Argentina Mirabal
“Bunca acıyla dolu ülkemiz için yapılacak her şeyi yapmak bir mutluluk kaynağı, kollarını kavuşturup oturmak ise çok üzücü.”
Patria Mercedes Mirabal
“Çocuklarımızın, bu yoz ve zalim sistemde yetişmesine izin vermeyeceğiz. Bu sisteme karşı savaşmak zorundayız. Ben kendi adıma her şeyimi vermeye hazırım, gerekirse hayatımı da…”